Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

ÂŞİR EFENDİ VE KÜTÜPHANESİ YENİDEN HAYAT BULSUN

 

Geçen günlerde sevgili dostum Prof. Dr. Zeren Tanındı bana mesaj göndererek; “İstanbul’un bağımsız kütüphane binalarında bulunan kitap koleksiyonları ile ilgili bir araştırma” yaptığından bahsetti. Mesajın ekine Âşir Efendi Kütüphanesi’nin fotoğrafını eklemiş ve bu zarif binanın günümüzdeki hâlinin utanç verici olduğundan duyduğu üzüntüyü dile getirmişti.

 

Hemen karşı köşesinde 1986 yılında rahmetli Dr. Engin Yenal ile birlikte projelendirdiğim, Yapı Kredi Bankası Sultanhamam şubesinin bulunduğu bu yapı gerek konumu gerekse cephe düzeni açısından her zaman ilgimi çekmiştir. Sevgili dostumun gönderdiği fotoğraf gerçekten üzücüydü. Bir dönem İstanbul’un önde gelen bağımsız kütüphanelerinden biri olan ve hemen önündeki caddeye ismi verilen Âşir Efendi’nin kendi konağının bahçesinde yaptırdığı dârülkurrâ ve kütüphane binası hoyrat ellere kalmış, sanki bir an önce yok olması beklenir gibiydi.

 

Reisülküttab (dışişleri bakanı) Mustafa Efendi’nin oğlu olan Âşir Efendi, 5 Ağustos 1729 günü dünyaya gelir. On beş yaşında devlet görevine başlayarak çeşitli yerlerde öğretmenlik yapar. Daha sonra kadılık mesleğine geçer. Sırasıyla Larissa, Bursa, Mekke ve İstanbul kadılığı yapar. Anadolu ve Rumeli kazaskerliklerini önce paye olarak yapar, sonrasında fiilen 1788 yılında Anadolu kazaskeri, 1789 yılında da Rumeli kazaskeri olur. Bir süre görevinden azledilerek, 1793 yılında ikinci kez Rumeli kazaskeri ve 1798 yılında da şeyhülislâm olur. İki yıl sonra şeyhülislâmlıktan azledilerek Bursa’ya gönderilirse de kısa zaman içinde İstanbul’a döner ve 29 Kasım 1804 tarihinde vefat eder.

 

Vasiyet üzerine

Cenazesi Sultanhamam’da kendi adıyla anılan kütüphanenin haziresine defnedilir. 1914 yılında kütüphanenin taşınması sırasında kendisinin, evlat ve ahfadının mezarları buradan alınarak Molla Gürânî Haziresi’ne götürülür. Âşir Efendi’nin babası Mustafa Efendi düzenlediği iki vakfiye ile bütün kitaplarını vakfeder, ancak Sultanhamam semtinde inşa ettirmeyi düşündüğü kütüphaneyi yaptıramadan 1749 yılında vefat eder. Vefatından önce yaptırmayı düşündüğü bu kütüphanenin iki dersiâm, bir şeyhülkurrâ ve iki hâfızı kütübden oluşan kadrosunu kurmuş ve bunları geçici olarak Vâlide Sultan Camii ve Mahmud Paşa Camii’nde görevlendirmiştir. Muhtemelen kitapları da bu sırada faaliyette olan Vâlide Turhan Sultan Kütüphanesi’ne emanet edilmiştir.

 

Mustafa Efendi’nin oğlu babasının vasiyetini yerine getirmek için anılan yerde bir kütüphane binası yaptırır ve düzenlediği Şevval 1214 / Şubat-Mart 1800 tarihli vakfiyesiyle kendi adıyla anılan kütüphaneyi kurar. Başlangıçta Mustafa Efendi’nin vakfettiği 1237 kitapla hizmet eden Âşir Efendi Kütüphanesi, daha sonra Mustafa Âşir Efendi, oğlu Rumeli kazaskeri Hafîd Efendi, Süleyman Sırrı Efendi ve Mehmed Bahaeddin Efendi’nin kitap bağışları ile zenginleşir. Salı ve cuma günleri hariç haftada beş gün açık olan kütüphanede öğretimin yanı sıra hatim duası ve mevlit gibi bazı dini ritüeller de yapılır.

 

3.331 adet kitap

Âşir Efendi Kütüphanesi 1914 yılında Evkaf Nezareti tarafından Sultan Selim’de kurulan kütüphaneye, 1918 yılında ise hâlen bulunduğu Süleymaniye Kütüphanesi’ne taşınır. Venedik Elçiliği görevlisi olarak Ekim 1781 Mayıs 1786 tarihleri arasında İstanbul’da bulunan Giambattista Toderini, İstanbul’da faaliyette olan on üç kütüphane içinde, henüz faaliyette bulunmayan Âşir Efendi Kütüphanesi’nden bahsetmez. Ancak o dönemde hizmet vermekte olan Vâlide Turhan Sultan Kütüphanesi’nden övgüyle söz eder. Bu kütüphane Sultan III. Ahmed Dönemi’nde (1703-1730), ölümünden yaklaşık otuz yıl sonra H. 1124 / 1712-1713 tarihinde babaannesi Hatice Turhan Sultan adına inşa ettirilir. Burada çalışanların maaşları ve ihtiyaçları Vâlide Vakfı’ndan karşılanmaktadır. Toderini, kütüphanenin içindeki bir bölüme girdiğinde duvarlardaki raflarda çift sıra kitaplar gördüğünden bahseder. Sayıları bin beş yüzü aşan kitapların hepsi de yazmadır, aralarında İstanbul matbaasında basılmış hiçbir kitap bulamadığını anlatır ve bir de; “Bu kütüphane kurulurken söz konusu matbaa henüz doğmamıştı, daha sonra da sultanlar kütüphaneyi yeni kitaplarla zenginleştirmeyi akıl edememiş.” sözleri ile eleştirir. Anlaşılan günümüzün çoğu kütüphanesinin çektiği bu sıkıntı geçmişe dayalı bir anlayışın sonucudur. Muhtemelen Toderini’nin gezdiği dönemde Mustafa Efendi’nin kitapları da bu kütüphanede bulunmaktaydı.

 

H. 1306 / 1888-1889 yılında basılan “Defter-i Kütüphane-i Âşir Efendi” isimli fihristte, kütüphanedeki kitapların dört ayrı bölüm hâlinde değerlendirildiği görülmektedir. Mustafa Efendi tarafından bağışlanan 1.239 adet kitaba daha sonra, oğlu Âşir Efendi tarafından 471 adet, torunu Hafîd Efendi tarafından 485 adet, Süleyman Sırrı Efendi tarafından 761 adet kitap bağışlanmıştır. Bu arada çeşitli zamanlarda, çeşitli şahıslar tarafından Âşir Efendi bölümüne 56 adet, Süleyman Sırrı Efendi bölümüne 319 adet kitap bağışlandığı, toplam olarak kütüphanede 3.331 adet kitap bulunduğu bilinmektedir.

 

İlk inşasında kütüphanenin yanında bulunan büyük hanın gelirinin yapılan ödeme ve masrafları karşıladığı, hemen yanındaki küçük hazirede de Âşir Efendi ve ahfadının mezarlarının bulunduğu bilinmektedir. Ne yazık ki bir dönem yanında olduğu belirtilen han hakkında hemen hiçbir bilgimiz bulunmamaktadır. Prof. Behçet Ünsal 1984 yılında yayınlanan “Vakıflar Dergisi”nin XVIII. sayısında yer alan makalesinde kütüphanenin üst kat planını verir. Bu tarihte altındaki kumaş mağazasının deposu olarak kullanılan kütüphanenin tavanlarında üstleri badana ile kapatılmış çiçek motifli kalem işi nakışlar belli belirsiz görülmektedir.

 

Bir dönem önce Evkaf Nezaretine, daha sonra Vakıflar İdaresi’ne gelir temini amacıyla kiraya verilen yapının özellikle zemin katında büyük tadilatlar yapıldığı anlaşılmaktadır. Günümüzde Âşir Efendi Kütüphanesi’nin arazisi küçük küçük parsellere bölünmüş, yalnızca 34,50 metrekare büyüklüğündeki 397 ada, 4 parselin tapu kaydında “Âşir Efendi Kütüphanesi” kaydı bulunuyor. Bir vakıf eseri olan ve şehrin merkezinde yer alan kültür tarihi açısından önemli bir yapının böylesine hoyratça kullanımı utanılacak bir durumdur. Yoğun insan sirkülasyonunun olduğu bölgedeki bu yapının, bir vakıf eseri olduğu da göz önüne alınarak, acilen onarıma alıp, geçmişten kalan bir emanet olarak kullanmak üzere gereken hassasiyeti göstermemiz gerekiyor. Dilerim bu yazı birilerinin dikkatini çeker ve yapıya müdahale edip, vakfiyesi doğrultusunda yeniden hayat bulması sağlanır.