Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

TÜRKLERİN YAZILI KÜLTÜRÜ

 

Bu yazıyı yaklaşık üç yıl önce yazdım, ama bir türlü yayınlamaya sıra gelmedi, diğer yandan “Acaba çok mu eleştirel oldu?” diye düşündüğüm için gazeteye vermekte tereddüt ettim. Ama 11 Haziran 2023 günü yayınlanan “Dizin ve Index Hakkında” isimli yazımla ilgili o kadar çok geri dönüş ve telefon aldım ki, “Anlaşılan yalnız değilmişim!” düşüncesiyle bu yazıyı sizlerle paylaşmaya karar verdim.

 

Hilmi Ziya Ülken, 1935 yılında yayımladığı, “Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü” isimli kitabında; “… Her tercüme bir ameliyattır. Öldürmese bile bir parça zedeler. Yaşamak için buna katlanmak lâzım…” der. Gerçekte tercüme farklı kültürleri farklı düşünceleri öğrenmek, bilgimizi artırmak için başvurduğumuz bir yöntemdir. Bu nedenle tercüme yapacak kişilerin her iki dilde ve kültürde yeteri kadar bilgi sahibi olması, yaptığı çalışma konusunda hassasiyet göstermesi gerekir. Zaman zaman karşılaştığımız gibi, konunun içeriğine yeteri kadar hâkim olmadan yapılan tercümeler yanlış anlamalara yol açmakta, tercüme yapılan dili bilmeyenlerin, yapılan tercümeleri kaynak olarak kullanması hata yapılmasına neden olmaktadır.

 

Bu kitap çok önemli

Bazı kitaplar az sayıda okurun ilgisini çektiği için, bir kez tercüme edildikten sonra, ikinci kez tercüme edilmesine gerek olmadığı düşünülmektedir. Giambattista Toderini’nin “Türklerin Yazılı Kültürü” isimli kitabı bizim için ilginç ve az bilinir tespitler içerir. Genel olarak bazı yanlış kanaatlerimizi düzelteceğini veya üzerinde yeniden düşünmemizi sağlayacağını umarım. Bu nedenle, kültürümüz için böylesi önemli bir kitabın daha özenli bir çalışma ve zenginleştirilmiş dipnotlarıyla dilimize kazandırılması gerekmektedir.

 

Giambattista (Gian Battista) Toderini (1728-1799), kendi anlatısına göre Ekim 1781’den Mayıs 1786’ya kadar İstanbul’da, Venedik Balyosu Monsenyör Augustin Garzoni’nin oğlunun eğitimi için bulunur. Venedik’te doğan, ailesi hakkında fazla bilgi bulunmayan yazarın, felsefe ve arkeoloji eğitimi gördüğü, daha sonra din eğitimi alarak Cizvit Tarikatı’na katıldığı bilinmektedir. Meraklı kişiliği ve Venedik Elçiliği’nin ona sağladığı imkânlarla, İstanbul hakkında çok çeşitli bilgi edinir ve Avrupa’nın kültür çevrelerinde merak ve beğeni kazanan “Letteratura Turchesca” isimli eseri kaleme alır. 1787 yılında üç cilt halinde basılan bu kitabın, 1789 yılında Paris’te Fransızca, 1790 yılında da Königsberg’de Almanca tercümeleri yayınlanır.

 

Toderini’nin bu eseri, Türklere ve Türk kültürüne ait pek çok konuyu bir batılı gözünden değerlendiren hemen hemen ilk kaynaklardan biri olduğu için çok önemlidir. Yazarın o güne kadar bir batılı tarafından detaylı olarak incelenmeyen konular hakkındaki birinci elden bilgileri, batılı araştırmacıların ve şarkiyatçıların uzun zaman en önemli kaynaklarından biri olmuştur.

 

Türklerin eğitimi

 

Örneğin; Toderini kitabının “Genelde Türklerin Eğitimi” başlıklı bölümünde, eğitimin ilk aşamalarında sarf, nahv, mantık ve hilâf ilimlerinin öğretildiğini ve bu dört ana konunun yanı sıra, bazı durumlarda bunların öğretimi bittikten sonra bile aritmetik, geometri ve diğer özel ilimlerin öğretimine devam edildiğini belirtir. (s. 23)

 

“Eğitimli Osmanlıları daha da itibarlı kılan şey, kendi içinde zaten yeterince zor olan edebiyat derslerinde ilerlemeleri ayrıca dil cephesindeki engellerdir. Türkler içinde Arapça ve Farsça bilmeyen hiçbir okumuş insan yoktur; çünkü her iki dil de ilim alanına girmek ve Türk dilini zarif bir biçimde kullanmak için şarttır. Daha da önemlisi, Arapça ve Farsça yazıları az çok bilmeden, kendi dillerindeki yazıları okuyamazlar; üstelik Arapça ile Farsça arasında, en az, Almanca ile İtalyanca arasındaki kadar fark vardır.” (s. 23)

 

Diğer eğitimler

Kitabın “Diğer eğitimler” başlıklı bölümü; Arapça Gramer, Mantık ve Tartışma Adabı, Retorik, Ahlak Felsefesi, Aritmetik, Cebir, Geometri, Fizik, Tıp, Kimya, Gökbilim, Bahriye, Astroloji, Rüya Tabiri, Şiir, Musiki alt başlıklarından oluşan on altı bölüm içermektedir.

 

Aritmetik (İlm-i Hesab) isimli V. Bölümünde; “İstanbullu Türkler sayılar ilminde çok derinleşmiştir. Bu ilmin temel kavramlarını çocuk yaşta okullarda Arapça olarak öğrenir ve daha sonra iyi hocaların denetiminde Arapça ve Türkçe mükemmel hesap kitaplarıyla eğitim görürler. Bu konuda öylesine bilgilidirler ki, Avrupa’nın en iyi hesap uzmanlarını şaşırtırlar… Basit ve çok kısa bir yöntem kullanarak, çok hızlı hesap yaparlar. Bizim dört sahifeye sığdıracağımız ve iki saatten önce içinden çıkamayacağımız bir hesabı, onlar bir kâğıdın köşesinde, birkaç dakikada hallederler.” sözleri ile daha çocuk yaşta aritmetiğe verilen önemi vurgular. (s. 61)

 

Medrese ve kütüphaneler

Toderini, kitabının ikinci cildinde İstanbul’da bulunan medrese ve kütüphanelerden bahseder. Başta Fatih Medresesi olmak üzere eğitim veren üst düzey on bir adet medrese bulunmaktadır. 1782 yangınından önce bu medreselerdeki dershane sayısı 518’dir. Tüm İstanbul’a yayılmış ve vakıflarca kurulmuş mektep sayısı ise bin 255’dir (s. 143).

 

Başta Saray Kütüphanesi olmak üzere kendilerine özel bölüm ayrılmasını hak eden on üç adet kamu kütüphanesi bulunduğunu belirtir (s. 145). Uzun süren uğraşlar sonucu elde ettiği Topkapı Sarayı Kütüphanesindeki kitaplar listesinde, on ayrı bölüm hâlinde belirtilen bin 83 yazma eser bulunmaktadır (s. 212-240).

 

Kitabın üçüncü cildinde ise “Türk Matbaacılığı”ndan söz edilmektedir.

 

“Türklerin Yazılı Tarihi” isimli kitabın orijinal dilinden tercümesinin yapılması gerekirken, 1789 yılında Fransızca’ya yapılan tercümenin esas alınması ilk yanlışı oluşturmaktadır. Günümüzden iki yüz otuz dört yıl önce yapılan bu tercümedeki aksaklık ve yanlışlar, Türkçe tercümeye de yansımıştır. Mahmut Adnan Gökçen’in, bu tercümede bulunan hataları açıklayan çok önemli bir makalesi bulunmaktadır. Gökçen’e göre bu tür tercümeler sakıncalı ve faydasızdır, hatta ondan öte eskilerin “Kâğıt israfı” dedikleri nafile bir iştir.

 

İslam Ansiklopedisi

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde Gianbattista Toderini’ye bir bölüm ayrılmasına ve bu kitaptan bahsedilmesine rağmen çoğu Türk okur ne yazık ki bu kitabın farkında değildi, hiç olmazsa öğrenildi ve bir dönem hakkındaki kulaktan dolma bilgilerimizin gerçekleri yansıtmadığı anlaşıldı. Ancak, Gökçen’in dikkat çektiği noktaları göz önüne alan yeni bir tercümenin şart olduğu da açık.

 

Yapı Kredi Yayınları gibi ülkemiz yayın hayatında önemli bir yeri olan kurumun “Dizini” olmayan böylesi bir kitap basması büyük bir hatadır. Bu çağda artık dizini olmayan bilimsel ağırlıklı bir kitabı baştan aşağı okumak ve daha sonra “Nerede neyi okumuştum!” diye aramayı okuyucudan beklemek kabul edilebilir bir davranış değildir. Bütün uyarılarımıza rağmen çoğunlukla “Ben yaptım oldu!” anlayışı devam etmektedir. Editörlerin ve yayıncıların okuyucuya saygı duymasını beklemenin en tabii hakkımız olduğunu düşünüyorum.

 

Giambattista Toderini, Türklerin Yazılı Kültürü, Çev. Ali Berktay, İstanbul, 2018.

 

Mahmut Adnan Gökçen, “G. Toderini’nin Letteratura Turchesca Unvanlı Eserinin ‘De la littéature des Turcs’ başlıklı Fransızca (A. De Cournard) Tercümesinden Türkçe’ye Yapılan Çeviri Üzerine bir Eleştiri”, Osmanlı Araştırmaları / The Journal of Ottoman Studies, S. 41, İstanbul, 2013, s. 383-398.