Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

HASET ÜZERİNE

 

Hasedin adı eleştiri oldu.

M. Sinan Genim

 

Haset veya hased; sözlüklerde “başkasında olan bir nimeti çekememe, kendisine faydalı olmadığı halde kıskançlık sebebiyle karşısındakinin sahip olduğu nimetten mahrum kalmasını isteme” olarak açıklanıyor. Ne yazık ki son zamanlarda giderek artan bir hızla, toplumun her kesiminde haset hissi yaygınlaşıyor. İyi ve güzel şeyler yapmak için çalışanlar, insanları mutlu etmek için çabalayanlar her daim hasedin oluşturduğu nerede ise aşılması mümkün olmayan bir duvarla karşı karşıya kalıyorlar.

 

Namık Kemal

Namık Kemal gençlik döneminde; “Haset nedeniyle gözüme kim görünse mahvetmek isterdim” demiş. Gerçekten haset insanın gözünü öylesine bürür ki, hemen herkesi yok etmek isteyen bir kişi haline dönüştürür. Bu yok etme isteği giderek büyür ve insanı mutsuz eder. Çevreme baktıkça, toplumumuzda mutsuz insanların sayısının artışında haset hissinin artmasının önemli bir rol oynadığını düşünmekteyim. Hâlbuki haset yerine insanın kendi düşüncelerini gerçekleştirmek için çaba harcaması, bilgisini artırması ve bilgi birikimi doğrultusunda üretim yapması onun çok daha mutlu bir hayat sürmesini sağlayabilir.

 

Kur'an-ı Kerim

Hasetin yani kıskançlığın olumsuzluğuna Kur’an-ı Kerim’de de yer verilir. Bakara Suresi 109. Ayet, Ali İmran Suresi 19. Ayette hasedin yol açtığı yanlışlara dikkat çekilir. Felak Suresi, 5. Ayette ise “ve kıskançlık duyduğunda kıskancın şerrinden” insanın Allah’a sığınması gerektiği belirtilir.

 

Francis Bacon

Bacon’ın “Denemeler” isimli kitabındaki bir bölüm “Çekememezlik Üzerine”dir. Kutsal Kitap’ta (İncil) çekememezliğin yani hasedin “kem göz” olarak anıldığını söyler; “Kendi değeri olmayan bir insan başkalarının değerini hiçbir zaman çekemez, çünkü insan gönlü ya kendi üstünlüğü ya da başkalarının kötülüğü ile beslenmek ister, bunların birinden yoksunsa ötekine dayanmak zorunda kalır, bir başkasının üstün değerine ulaşmak umudunu yitirince de o kişiyi bulunduğu yüksek yerden aşağı çekmekle eşitlik kazanmaya çalışır.” Dört yüz yılı aşkın süre önce Bacon sanırım günümüzde gerçekleşmekte olanlara işaret etmektedir. Anlaşılan insanlık var oldukça haset devam edecek ve yaşama değer katan insanlar bir şekilde aşağı çekilmeye devam edilecektir.

 

Bacon, aynı yazısında hasedin boş zamanı fazla olan insanların kapıldığı bir duygu olduğundan bahseder. “Kendi işine gücüne dalmış bir kimse, çekememezlik duymaya pek fırsat bulamaz, çünkü çekememezlik aylak bir tutkudur, sokaklarda gezer durur, evde oturmaz.” Giderek genişleyen sosyal medya da haset duygusunun artmasına neden oluyor gibi. Gerçeği ne kadar yansıttığını bilmediğimiz görüntüler toplumun büyük bir kesiminin haset duygularını körüklüyor. Yüz yüze geldiğimizde söylemekten utanacağımız sözleri sosyal medyada paylaşmaktan kaçınmıyoruz. Yalnızca karışımızdaki insanlara değil kendimize olan saygımız da giderek azalıyor.

 

Kendini beğenmişlikten, uçarılıktan, fodulluktan dolayı her alanda yükselmek isteyen kimseler de başkalarını hiç çekemezler, çünkü bunlar yükselmek istedikleri kimi alanlarda kendilerinden üstün birçok kimse çıkacağından, çekememezlik için her an bir gerekçe bulabilirler… Çekememezlik aynı zamanda en bayağı, en aşağılık duygudur, geceleyin buğday tarlasına ayrıkotu saçan Şeytan kişiye en çok yaraşan niteliktir.

 

Hasetin yaygınlaşması

Zaman zaman haset eleştiri adı altında yaygınlaştırılmaya çalışılmakta, hoşumuza giden bazı şeyler aynı zamanda haset duygumuzun da kurbanı olmakta ve onlara eleştiri adı altında saldırmak sanki haset tutkumuzu bastırmak için kullandığımız bir duyguya dönüşmektedir. Böylelikle kendi kendimizi temize çıkartmak gibi bir kandırmaca içine girmekteyiz. Sanırım çoğunluğun yapacak çok fazla işi yok. Herhangi bir hobisi, yapmakta olduğu tek düze iş dışında bir merakı bulunmuyor. Elbette bu durum içimizde büyük bir boşluk oluşmasına, farklı alanlarda başarılı olanları kıskanmamıza ve çekememezlik duygumuzun artmasına neden oluyor. Hâlbuki biraz çaba, biraz emek ve elbette etkili bir çalışma bizi de çoğu işte başarılı kılabilir. Bunun için yapılacak tek şey bilgi birikimi sağlamak ve yılmadan çalışmaktır.

 

Sadi-i Şirazi

Sadi-i Şirazi; “Kıskanç birine beddua etme, onun peşindeki haset gibi bir düşmanı zaten ona yeter.” demektedir. Gerçekte de kıskanç biri hiçbir zaman mutlu olmaz, buna karşın başkalarının mutluluğunu kıskanır ve içine kapanır. Çekememezlik, kıskançlık ve elbette bunların tümünü kapsayan haset bir an önce vazgeçilmesi gereken bir duygudur. İnsanın bir süreliğine popülaritesini artırsa da uzun vadede insanı tüketir. Sürekli çekilen bir azap gibidir. Azap çeken insanların mutlu olması ise düşünülemez. Önce çektikleri azaptan kurtulmaları gerekir ki bu da ancak o kişinin kendi kendine başaracağı bir iştir.

 

Önemli olan

Son zamanlarda okuduğum bir yazıda rastladığım bir yorum bu konudaki düşüncelerime öncülük ettiği için sizlerle de paylaşmak istedim. Tam olarak hatırlayamadığım bu açıklamada; “eğer sizi eleştiren yaptığı işte saygın ve başarılı bir kişiyse onun söylediklerini dikkate alın, ama eğer hemen hiçbir şey yapmamış bir kişiyse gülüp geçin, çünkü o gerçeği değil, hasedini dile getirmektedir.” Bence çok doğru bir değerlendirme, zaten yaşamım boyunca çoğunlukla aynı düşünceyle hareket etmişimdir. Elbette eleştirilere dikkat edip, yaptığım iş için daha iyi çözümler üreten önerileri dikkatle izlemiş ve çoğunu gerçekleştirmek için çalışmışımdır. Sonuçta yapılan iş benim yaptığım bir iştir ve öneride bulunanlar ne kadar bunu ben söyledim diye iddia etseler de gerçekleştiren ben olduğum için en büyük övgü bana düşer. Ama sırf eleştirmek için veya önünü arkasını düşünmeden laf olsun diye yapılan eleştirilere ise gülüp geçmişimdir. Zaman zaman bu türden sayfalar dolusu yazılan yazılara verilen emeğe üzülüyorum. Bir başkasına duyduğumuz haset sonucu büyük bir zaman ve emek harcayarak bir başkasının hatalarını dile getiriyor ve onları küçültmeye çalışıyoruz. Hâlbuki bu kadar emek ve çalışmayla çok daha faydalı işler yapmak, geleceğe ışık tutan eserler ortaya koymak mümkün, ama haset bizim gözümüzü karartıyor ve doğruyu görmemize mâni oluyor

 

Haset: Gıptanın aşağılık karakterlere uyarlanmış halidir.”

Ambrose Bierce