Artemis Tapınağı’nın İlginç Öyküsü...
AnasayfaMedyaKöşe Yazıları

Artemis Tapınağı’nın İlginç Öyküsü...

KAYDIRIN

< Geri dönün

ARTEMİS TAPINAĞI’NIN İLGİNÇ ÖYKÜSÜ

Milliyet Gazetesi, 22 Temmuz 2023, s. 2.

Antik Dünya’nın “Yedi Harikası”ndan biri de Efes’teki Artemis Tapınağı’dır. Efes kentinin adı Hitit belgelerinde “Apasa” olarak geçer. Bilge Umar, “Apasa / Ephesos, Astarpa / Kaystros Irmağı (Küçük Menderes) kıyısındadır. Dolayısıyla, Apasa adının Apa- (A)ssa, Akarsu kenti sözcüklerinden türetilmiş olması gerekir” demekte. Apasa bir Luvi kentidir. Anadolu’ya doğru gerçekleşen Helen istilası ile birlikte adı “Ephesos”a dönüşür. Şehrin kuruluşunun geçmişi çok daha eski dönemlere MÖ 6000 yıllarına kadar uzanmaktadır. Şehri çevreleyen Arvalya Höyüğü ve Çukuriçi Höyüğü’nde yapılan kazı çalışmalarında, taş ve bronz baltalar, iğneler, ağırşaklar, obsidyen ve çakmak taşları, deniz kabukluları, öğütme ve perdah aletleri bulunmuştur.

MÖ 1050 yıllarında bölgeye gelen Helenlerin de yaşamaya başladığı liman kenti Efes’in MÖ 560 yıllarında, belki de limanın oluşturduğu körfezin alüvyonlarla dolması sonrası daha içeri doğru taşındığı düşünülmektedir. Anadolu ile Helen ana karası arasındaki önemli bir kapı olan Efes’in politik ve ticaret merkezi olarak gelişmesi, onun Roma Dönemi’nde bir Asya eyaletinin başkenti olmasını sağlar.

Helen hâkimiyeti

Efes’te Helen hâkimiyetinin başlamasından önce Anadolu’nun büyük Ana Tanrıçası olan “Kibele Kültü” önem kazanmıştır. Helen kültürünün Anadolu’da yaygınlaşmasıyla birlikte Ana Tanrıça “Artemis” adıyla anılmaya başlanır. Giderek zenginleşen ve bulunduğu coğrafyada önem kazanan Efes çok sayıda anıtla süslenmeye başlanır.

Antik dünyanın tümüyle beyaz mermerden inşa edilen ilk tapınağı olduğu düşünülen Artemis Tapınağı’nın yapımına başlanma tarihinin MÖ VII. yüzyıla kadar geriye gittiği ileri sürülmektedir. Antik dünyanın “Yedi Harikası”ndan biri olarak nitelenen bu yapının mimarının Knossos doğumlu Chersiphron (ö. 560) olduğu bilinmektedir. Tapınağın dönemin ünlü heykeltıraşları Pheidias, Polykleitos, Kresilas ve Phradrom tarafından yapılmış heykellerle donatıldığı söylenir. Yapımına Lidya Kralı Krezüs (MÖ 595-547) tarafından başlandığı ileri sürülen Artemis Tapınağı MÖ 21 Temmuz 356 günü adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratos adındaki Efes’li bir kişi tarafından yakılır. Bugün gezilen Efes’in Büyük İskender’in generallerinden Lisimahos tarafından MÖ 300 yıllarında kurulduğu bilinmektedir. Bu durumda yeni Efes’in, Artemis Tapınağı’nın yakılmasından yaklaşık elli yıl kadar sonra kurulduğu anlaşılmaktadır.

Antik dünyanın yedi harikasından bahseden en eski listelerden birine MÖ II. yüzyılda Roma’da yaşadığı bilinen Sidonlu Antipatros’un dizelerinde rastlarız; “... Mağrur Babil'in, üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus'taki Zeus Heykeli'ni ve Asma Bahçeler'i gördüm; Güneşin devini, yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos'un engin mezarını gördüm ama Artemis'in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti...” Antiparos’un Artemis Tapınağı’nı orijinal hâliyle görmesi mümkün değildir. Yaşadığı dönemden en az iki yüz yıl önce yanmış ve büyük oranda yok olmuştur. Antiparos’un bu kanaatinin ya günümüze erişmeyen eski kaynaklardan ya da şair olmanın getirdiği coşkulu yaşamdan kaynaklandığını düşünmemiz gerekir.

127 adet sütun

Bin yıllar boyunca toprağın altında kalan ve büyük ölçüde unutulan ama mitoslarda varlığını sürdüren Artemis Tapınağı’nı Edward Gibbon (1737-1794) 1780 yılında hüzünlü bir ifade ile anlatır;
“Helen sanatı ile Asya’nın zenginliği o kutsal ve muhteşem yapıyı dikmek üzere elbirliği etmişti… Birbirini izleyen Pers, Makedon ve Roma imparatorlukları yapının kutsallığı önünde saygıyla eğildiler, ihtişamına ihtişam kattılar.”

Edward Gibbon bu yapıyı seyredenler arasına Roma’yı katmakla bir yanılgıya düşmektedir. Çünkü Gibbon söz konusu tapınağın MS 262 yılında Ostrogotlar tarafından yıkıldığı söylencesine inanmaktadır. Hâlbuki tapınak o tarihten en az beş yüz yıl önce yakılmıştır.

Gibbon’un bu satırları İngiliz arkeologlar arasında heyecanla karşılanır. 1860’lı yıllarda hemşehrisi John Turtle Wood, bir tapınak sütununun temel bloğuna rastlayıncaya kadar yedi yıl boyunca alüvyonlarla örtülü araziyi kazar. Yaklaşık yüz yıl sonra Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nden Anton Bammer (d. 1934) Artemis’in kutsal topraklarının bağrından harika eserleri gün yüzüne çıkartmaya devam eder.

Artemision veya Artemis Tapınağı, aşırı büyüklükte, dört bir yanı sütun dizileri ile çevrili, dikdörtgen planlı sıradan bir yapı olmanın çok daha ötesindedir. Büyük bir platformun üzerinde, çok uzaklardan görülmek üzere pırıl pırıl parlayarak göklere doğru yükselen görkemli bir anıttır. Tapınağın zeminden yüksek platformuna geniş mermer basamaklarla çıkılır. Yapının üzerinde bulunduğu platform 78,5 metre genişliğinde, 131 metre uzunluğundadır. Yapının kalıntılarını gezen Yaşlı Plinius (MS 23-79) yapıyı çevreleyen sütunların 20 metre yüksekliğinde, çok zarif olduklarını ve 127 adet sütun bulunduğunu söyler. Yapının giriş bölümüne nazaran arka bölümünde bulunan kutsal odadaki Artemis heykelinin, Atina’daki Athena ve Olympia kutsal alanındaki Zeus heykeli kadar büyük olduğuna dair bir bilgi yoktur.

Kopyasının inşası

Artemis Tapınağı ile ilgili çok sayıda hikâye olduğu gibi tarihi kaynaklara başvurarak benzer hikâyeler de oluşturulabilir. Kibele kültü, Artemis heykeli, Artemis Tapınağı’nın öyküsü ilgi çekici senaryolarla dünyanın ilgisine sunulabilir. Artemis Tapınağı kazılarına hız verilip, çıkan buluntular esas alınarak tapınağın bir kopyasının inşasına başlanabilir. Ülkemiz kültür varlıkları açısından çok zengindir. Ama ne yazık ki pek çok kez bahsettiğim gibi bu yapıları tanıtmak konusunda sorun hep var. Efes gerek malik olduğu kültürel varlıklar gerekse kutsal Meryem Ana Evi dolayısıyla dünyaca tanınmakta ve ziyaretçi çekmektedir. Bu ziyaretçilerin sayısını çoğaltmak tekrar tekrar “Acaba son ziyaretimden beri neler oldu?” merakını ve heyecanını artırmak bizim elimizdedir.

Bu tür girişimler ülkemizin ve bulundukları yörenin zenginleşmesine burada yaşayan insanların dünya ile irtibat kurmasına, kalkınmasına yardımcı olacaktır. Bütün bu önerilerimi gerçekleştirecek yetenekli ve girişken insan kaynağına sahibiz. Ama “Eğer yanlış bir şey yaparsak ne derler?” korkusu atılımlarımızın ve gelecek oluşturma çabamızın önüne geçiyor. Bu korkulardan kurtulmamız ve kendimize güven duymamız gerekiyor. Elbette bu atılımı yapmak için devlet desteği gerekir. Böylesi bir yol açılmasını sağlayacak yönetimin yüz yıllar sonra minnetle anılacağını düşünmekteyim.

Haydi hep birlikte ülkemizin kültür turizminden daha çok pay almasını, dünya kamuoyu önünde prestij kazanmasını sağlamak için el ele verelim ve bilgi öncümüz olsun.

Gerek paylaştığı fotoğraflar gerekse verdiği bilgiler için Dr. Mustafa Büyükkolancı’ya teşekkürlerimi sunarım...

Peter A. Clayton-Martin J. Price, (Çev. Betül Avunç), Antik Dünyanın Yedi Harikası, İstanbul, 2012.

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2024. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN