Pitoresk İstanbul
PİTORESK İSTANBUL | Ed. Bülent Özükan, İstanbul 2016
Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer...
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan…
Yahya Kemal Beyatlı
İstanbul yüzyıllar boyunca pek çok gezginin ve ressamın ilgisini çeker. Ortasından deniz geçen bu şehirde geniş perspektifler içeren tepeler, onların oluşturduğu vadiler ve şehrin iki yakası arasındaki geniş su pek çok ressamı cezbeder. Eskiz, desen, gravür, suluboya, yağlıboya velhasıl eli hünerli hemen herkes bu şehri resmetmeyi sanki bir görev bilir.
Cristoforo Buondelmonti’nin kuşbakışı İstanbul’unun yanı sıra Hartmann Schedel ve Onofrio Panvinio çizimleri bize XV. yüzyıl ortalarından itibaren içinde yaşadığımız şehrin çeşitli dönemleri hakkında görünümler sunar. Andrea Vavassore ve Matrakçı Nasuh ile başlayan, Melchior Lorichs, Nicolas Nikolay, Salomon Schweigger gibi sanatçılarla devam eden XVI. yüzyıl görünümleri Nakkaş Osman ve bir grup çalışma arkadaşı tarafından hazırlanan “Hünername” albümü ile zenginleşerek sürer. 1590 yılında Avusturya elçisine refakat eden bir sanatçının çizdiği, halen aslı Viyana’da bulunan İstanbul, Pera ve Üsküdar panoramalarının çok az sayıda araştırmacı farkındadır.
Auguste Boppe’nun “XVIII. Yüzyıl Boğaziçi Ressamları” adını taşıyan araştırmasının bir benzerinin XV, XVI, XVIII ve XIX. yüzyıl ressamları için de yapılması gerekir. Özellikle gravür sanatçıları için yapılacak böyle bir çalışma, şehir hakkındaki yazılı açıklamaların yanı sıra görsel belgeler olarak da bugüne kadar yeteri kadar tanımadığımız veya tanıyamadığımız anıtlar ve günlük yaşam hakkında daha net bilgiler verecektir. Toplum olarak genellikle hikaye ve efsaneler üzerine fikir ürettiğimiz göz önüne alındığında görsel belgelerin içerdiği bilgilerin araştırılması bizim daha doğru ve yeni bilgilere ulaşmamıza yol açacaktır.
Bu kere, yüzyıllar boyunca devam eden bu geleneği sizlere Melling, Lewis, Allom, Bartlett, Ayvazovski, Schranz gibi sanatçıların eserleri ile izletmeyi istedik. Şehir manzaraları, yapıları, padişahın kayık alayı, hamamlar, kapalıçarşı, kahvehaneler ve geçmişe ait diğer görüntüleri bir arada seyretme keyfini yaşamak istedik.
Bu sergide yalnızca görsel belgeleri sunmaktan ziyade, bazı çizimleri döneminin yazılı belgeleri ile karşılaştırarak değerlendirdik. “Acaba seyrettiklerimizin ne kadarı gerçek, ne kadarı ressamın hayal gücüne dayanıyor?” diyerek araştırdık, benzeri görüntüler ile mukayeselerini yaptık. Bilmediğimiz yapılar karşımıza çıktı, zaman zaman içinde yaşadığımız bu şehir hakkında ne kadar az bilgimiz var diye hayıflandık. Örneğin Ayvazovski’nin gerçekte var olmasına karşın İstanbul resimlerinde gerek Galata gerekse Unkapanı köprülerini görmezden geldiğini, onlara resimlerinde yer vermediğinin farkına vardık.
Dilerim bundan böyle geçmişten kalan görsel belgeleri değerlendirmek için yalnızca onları seyretmekle yetinmez, daha çok okuma ve araştırma yaparız...