Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

MUSTAFA NECATİ BEY

 

30 Ekim 2022 tarihli “Hasan Âli Yücel” başlıklı yazım sonrası çok sayıda geri bildirim aldım, bunlardan birinde, “Artık Mustafa Necati Bey hakkında da bir yazı şart oldu” diyordu. Bu kez sizlere Cumhuriyetimizin en önde gelen Millî Eğitim Bakanlarından biri olan bu değerli insanı bilenlere hatırlatmak, bilmeyenlere ise tanıtmak isterim. Mustafa Necati Bey, Horasan’dan Anadolu’ya gelip Darende’ye yerleşen bir ailenin çocuğudur. 1894 yılında İzmir’de dünyaya gelir. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamlar. İzmir İdadisi’ni bitirdikten sonra İstanbul Hukuk Mektebi’ne devam ederek 1914 yılında mezun olur. Mezuniyet sonrası İzmir’e dönerek avukatlık ve İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda öğretmenlik yapmaya başlar. Bir yıl sonra yakın arkadaşı Hüseyin Vâsıf (Çınar) ile birlikte Özel Şark Mektebi İdadisi’ni kurarak 1918 yılına kadar bu okulda müdürlük ve edebiyat öğretmenliği yapar. Bu arada “Aydın-Kasaba Demiryolu Hukuk Müşavirliği” görevini de üstlenir.

 

İşgale karşı direniş

1912 yılında kurulan İzmir Türk Ocağı’nın faal üyesi olan Mustafa Necati Bey, İzmir’in 15 Mayıs 1919 günü işgalinden bir gün önce yayınlanan “Redd-i İlhak Cemiyeti” imzalı ünlü bildiriyi kaleme alan dört kişiden biridir. İşgalin gerçekleşmesi sonrası İzmir çevresinde işgale karşı direnişin organize edilmesi çalışmalarına katılır. Bu hareketlerden birini teşkil eden Balıkesir örgütlenmesin de faal rol alır. Bu arada yaptığı en önemli çalışma “Hareket-i Milliye’nin Müverrici” adı altında örgütlenen direniş hareketinin yayın organı olan ve 16 Kasım 1919-27 Haziran 1920 tarihleri arasında 74 sayı çıkartılan “İzmir’e Doğru” gazetesinin yayınlanmasına olan katkılarıdır. Mustafa Necati Bey, Balıkesir’de bulunduğu dönemde Balıkesir Barosu’nun da kuruluşuna ön ayak olup ilk dönemde II. Başkanlık yapar. 16-22 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan II. Balıkesir Kongresi’nin gerek toplanma gerekse çalışma sürecinde önemli roller üstlenir. 29 Nisan 1920 günü Saruhan (Manisa) Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne katılmak üzere Balıkesir’den ayrılır.

 

Saruhan milletvekilliği ve TBMM

Birinci dönem milletvekilliği sırasında önce Sivas İstiklal Mahkemesi üyesi olarak görevlendirilir. Daha sonra Kastamonu, sonrasında da Amasya İstiklal Mahkemesi başkanı olarak görev yapar. Kastamonu’da görevli olduğu bir yıl içinde Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kastamonu İlim Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük eder. Kızılay, Gençler Derneği, Öğretmenler Derneği gibi kuruluşların çalışmalarına destek verir. Bu çabalarından ötürü belediye tarafından kendisine “Kastamonu fahri hemşeriliği” unvanı verilir.

 

İzmir milletvekilliği ve bakanlık

İkinci dönem milletvekilliği sırasında, altı arkadaşı ile oluşturduğu bir komisyon vasıtasıyla, hükûmete “Mübadele, İmar ve İskân” işleri ile ilgili bakanlık kurulması teklifini getirir. Mustafa Necati Bey’in millet meclisinde yaptığı bir konuşmayı Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” isimli kitabında anlatır. Cumhuriyetin ilanını takiben İsmet İnönü başkanlığında kurulan I. Bakanlar Kurulu’nda (30 Ekim 1923-6 Mart 1924) “Mübadele, İmar ve İskân Vekili”, II. Bakanlar Kurulu’nda ise (6 Mart 1924-22 Kasım 1924) “Adliye Vekili” olarak görev yapar. Üçüncü Bakanlar Kurulu’nda görev almaz. İsmet İnönü başkanlığında kurulan IV. Bakanlar Kurulu’ndan (3 Mart 1925-1 Kasım 1927), 21 Aralık 1925 günü istifa eden Hamdullah Suphi Tanrıöver’in yerine “Maarif Bakanı” olur. Aynı görevi V. Bakanlar Kurulu’nda da (1 Kasım 1927-27 Eylül 1930) 1 Ocak 1929 tarihine kadar sürdürür.

 

Mustafa Necati Bey, kısa süren Mübadele, İmar ve İskân Vekilliği sırasında mübadillerin Türkiye’ye taşınması konusundaki başarısıyla, özellikle bu taşıma işinin Türk gemileriyle yapılması konusundaki kararlı tutumuyla öne çıkar. Adliye Vekilliği sırasında şer’i mahkemelerin kaldırılmasını sağlar. Kısa süreli bakanlık görevleri sırasında yeni cumhuriyetin ideallerinin gerçekleşmesi için yaptığı çalışmalar gerçekten takdir edilecek bir çabadır.

 

Maarif Bakanlığı

Ülkemizde cumhuriyetin ve onun getirdiği ilerici anlayışın yerleşmesi için en önemli görevin genç kuşakların eğitimi olduğunu düşünen Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle Maarif Bakanlığı görevini üstlenir. Maarif Bakanlığı döneminde, eğitim işlerini valilerin kontrolünden çıkararak bakanlığın denetimi altına alır. Yeni çıkartılan kanunda yer alan “Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmüyle, öğretmenlik mesleğine verilen önemi vurgular ve öğretmenlerin itibarlı hâle gelmesini sağlar. Başta, Gazi Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü, İzmir Erkek Öğretmen Okulu, Balıkesir Öğretmen Okulu olmak üzere on şehirde birer öğretmen okulu kurulmasına önayak olur. Uzman öğretmen yetiştirmek üzere Avrupa’ya öğrenci gönderilir. Orta öğretimin herhangi bir ücret ödemeden okunmasını, ders kitaplarının ücretsiz dağıtılmasını sağlar. Aynı dönemde ülkemizin bazı şehirlerinde öğretim faaliyetlerine devam eden yabancı okullar denetim altına alınır.

 

Harf İnkılabı

1 Kasım 1928 günü TBMM’de kabul edilen ve 3 Kasım 1928 günü Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 1353 sayılı “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun”un gerek hazırlanış gerekse uygulamaya alınması esnasında olağanüstü çalışmalar yapan, yeni harflerin bir an önce öğrenilmesi ve yaygınlaşması için “Millet Mektepleri”nin kuruluşunu örgütleyen, okuma yazma seferberliğini başlatan Mustafa Necati Bey, 1 Ocak 1929 günü patlayan apandisiti nedeniyle vefat eder. Falih Rıfkı Atay, “Çankaya” adlı kitabında vefat haberini alan Atatürk’ün ağladığını anlatır. Vefatından altı yıl sonra 2 Ocak 1935 günü yürürlüğe giren “Soyadı Kanunu” gereğince kendisine “Uğural” soyadı verilir.

 

Cumhuriyetimizin en önemli devrimlerinin gerçekleşmesinde görev alan Mustafa Necati Bey, ne yazık ki adının çokça söylenmesine rağmen yeteri kadar araştırılmış ve incelenmiş bir kişi değildir. Zaman zaman hakkında yapılan olumsuz eleştirilere karşın, ülkemiz insanının okuma-yazma oranının artmasındaki başarılı ve özverili çalışmaları nedeniyle her zaman rahmetle anılmalıdır.