Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

KÜLTÜR TURİZMİNİN ÖNÜNDE TEK ENGEL VAR
ARENAS DE BARCELONA

 

2005 yılının son haftasında yeni yılı karşılamak için ailece Barselona’ya gittik. Şehrin tam merkezinde Plaza España’da, Hotel Catalonia Barcelona’nın üst katlarında bir odada kalıyorduk. Sabah pencereden etrafı seyrederken yol aşırı kurulmuş olan büyük bir şantiye dikkatimi çekti. Dış duvarları korunan bir arenanın içi boşaltılmış ve yapı askıya alınmıştı. İlk işim bu şantiyeyi ziyaret etmek oldu, mimar olduğumu söyleyip şantiyeye girdim, genç bir usta başı yapılmakta olan işe ilgimi görünce vakit ayırıp beni inşaatta gezdirdi ve bazı açıklamalar yaptı. Bol bol fotoğraf çektim ve ülkeme döndüğümde, örnek olarak gösterdim.

 

Geçmişte Barselona’da üç adet Boğa Arenası bulunmaktaydı. 1834 yılında inşa edilmiş olan Plaza de el Torin, 1923 yılında gösterilere kapatılır ve 1944 yılında yıkılır. 1900 yılında Plaza de las Arenas, 1914 yılında ise Plaza de Toros Monumental Barcelona inşa edilir. Plaza de las Arenas hem Espana Meydanı gibi geniş ve ulaşımı kolay bir alandan cephe alması hem de Barselona’nın dünyaca ünlü fuar alanı Montjuic Fuar yerleşkesine yürüme uzaklığında olduğu için tercih edilen bir konumdadır.

 

Girit’te boğa güreşi

Boğa güreşi, İspanyolca “Corrida de Toros, tauromaquia veya toreo” olarak isimlendirilir. İki boğanın çeşitli amaçlarla güreştirilmesi ya da “Matador” adı verilen bir insanın boğayı gittikçe yorup öldürmesini esas alan eğlence türüdür. Eski dönemlerde Girit’te yaşayan Minosların, günümüze ulaşan duvar resimlerinden boğa gösterileri yaptıkları anlaşılmaktadır. “Boğa sıçraması” adı verilen bu gösterilerde erkek veya kadın göstericiler boğanın sol boynuzunu tutar, boğanın kafa hareketleri ile uyumlu bir biçimde kendilerini havaya fırlatır bir salto ile boğanın kuyruğu üzerinden yere iniş yaparlar.

 

Kafkasör boğa güreşi

Artvin’de her yılın haziran ayının üçüncü haftası boyunca geleneksel olarak düzenlenen festivalin en ilginç gösterisi boğa güreşidir. Boğaların zarar görmemesi için alınan tedbirler ve uygulanan kurallar çerçevesinde düzenlenen bu gösterilerde, boğaların birbirlerine karşı olan güç gösterileri sergilenmekte, güçsüz görülen boğalar zarar görmemeleri için gösteri alanı dışına alınmaktadır.

 

Güney Fransa’nın Provence bölgesinde bulunan “Camargue”de de boğa güreşlerinin kansız bir versiyonu olan, boğaların boynuzlarına sarılmış iplerin 15 dakika içinde çözülmesini esas alan veya boynuzlara takılan halkaları alarak kaçmaya dayanan gösteriler yapılmaktadır.

 

İspanyol boğa güreşi

Boğa güreşi “Tercio” denilen gösteri üç bölüme ayrılmaktadır, birinci tercio mızraklama, ikinci tercio şişleme ve üçüncüsü öldürmedir. Boğanın arenaya çıkması ile başlayan gösteride önce boğa yorulması için düz bir çizgi üzerinde koşturulur, bu sırada boğayı mızraklamakla görevli iki kişi hayvanı mızraklayarak güçsüz düşürürler, ikinci bölümde bu kez matador elindeki şişleri boğanın boyun bölgesine saplayıp, boyun sinirlerini tahrip eder, iyice yorulan ve güçsüz kalan boğaya son darbeyi elindeki kılıcı hayvanın ensesine saplayarak öldüren matador büyük bir alkış alır.

 

Avrupa Birliği’ne giriş

General Franko’nun 1975 yılındaki ölümü sonrası bir süre karmaşa yaşayan İspanya’da monarşiye devam kararı alınır. 1986 yılında Avrupa Birliği’ne katılır. Bu dönemden başlayarak İspanya’da boğa güreşi tartışma konusu olur. Böylesi kanlı ve hayvan haklarına aykırı bir gösterinin eğlence olamayacağı ve yasaklanması gerektiği konusunda güçlü bir kamuoyu oluşur. Sloganları “İşkence gelenek olmazdır.” 1978 yılında kabul edilen yeni anayasaya göre İspanya on yedi özerk bölgeden oluşmaktadır. Bu bölgeler içinde ekonomik açıdan en güçlü olan Katalonya bölgesi, 2012 yılında aldığı bir karar ile “Bizim kültürümüzde yeri yok” diyerek boğa güreşlerini yasaklar. Bundan böyle bölgede bulunan çok sayıdaki arena boş kalır.

 

Plaza de las Arenas’ın akibeti

1900 yılında açılışı yapılan Plaza de las Arenas’ın inşaatına, güçlü bankacı olan Josep Marsans’ın girişimiyle başlanır. Mimar Augusto Font Carreras tarafından geleneksel Neo-Mudéjar tarzında inşa edilir. 19 Haziran 1977 günü son boğa güreşinin yapılmasını takiben kullanım dışı kalır. 1988 yılında Barselona Fuarı’na yeni bir pavyon inşa etmek için yıkımı gündeme gelir. 1989 yılında bir kamulaştırma süreci başlatılırsa da başarılı olunmaz. On yıl sonra bu kez Sanresa grubu bir eğlence merkezi inşa etmek için yapıyı satın alır. Yapının mimari projesinin İngiliz mimar Richard Rogers tarafından yapılmasına karar verilir. Richard Rogers, yapımı 1977 yılında tamamlanan Paris’teki Georges Pompidou Sanat ve Kültür Millî Merkezi’nin üç mimarından biri olup, zaman içinde yaptığı yapılarla ünlenmiştir.

 

Yapının projeleri

2007 yılı aralık ayında Paris’te gezerken son gün, Georges Pompidou Sanat ve Kültür Millî Merkezi’nde Richard Rogers’ın bir sergisi olduğunu öğrendim, hemen sergiye gittim ama kapalıydı, ben de camların gerisinden Plaza de las Arenas için yaptığı çalışmaların fotoğraflarını görebildiğim kadar çektim. Çok sayıda çizimin yanı sıra büyük boyutlu iki üç maketle yapılacak çalışma anlatılıyordu. Mevcut yapının altına beş kat ek yapılmıştı, bu katların aşağıdan itibaren üç katı otopark olarak düzenlenmişti. Birinci ve ikinci bodrumda ise çok sayıda, büyüklü küçüklü gösteri merkezleri yer almaktaydı. Zemin ve onun üzerinde yer alan üç kat ise, yer yer asma katlarla büyütülen alışveriş mağazalarına ayrılmıştı. En üstte düzenlenen terasta ise bir bölümü kapalı bir bölümü ise açık yeme-içme bölümleri bulunuyordu. Büyük bir alışveriş merkezi olarak yenilenen Plaza de las Arenas’ın dış cephesine yapıdan bağımsız, birinde aynı zamanda iletişim ekipmanlarının bulunduğu dört adet yangın kaçış merdiveni yapılmıştı. Hemen arkasındaki yapı adasına komşu bölümüne ise iki bloktan oluşan altı katlı yeni bir büro binasının yapımı planlanmıştı.

 

Proje ve inşaat

2005 yılında inşaatına başlanan 2011 yılında açılışı yapılan bu yapı günümüzde “Arenas Mall” adıyla anılmaktadır. Plaza de las Arenas’ın orijinal yapısı üç bir yanını kuşatan yollardan yüksek küçükçe bir tepenin üzerine yapılmıştı. Bir alışveriş merkezi olarak düzenlenmesi istendiğinde, ticari açıdan elbette çevresini kuşatan yollarla aynı seviyede olması arzu edilir. Ayrıca bu sayede hem bir kat kazanılacak hem de arenanın tüm cephesi boyunca dükkânlara düz ayak giriş sağlanacaktır. Yapının tribün ve diğer bölümleri yıkılır, dış duvarlar bir daire şeklinde muhafaza edilerek askıya alınır, zemin katın biraz üstünden tüm yapı kesilir ve krikolar üzerinde taşıtılmaya başlanır, daha sonra çevredeki yükseltiler kaldırılır ve yapı krikolar yardımıyla yükseltilir. Korunan duvarların altına büyük bir betonarme kiriş dökülür ve bu kiriş çapraz çelik kolonlar ile zemine bağlanır.

 

Bu düzenleme sonrası daha önce küçük bir tepe üzerinde yer alan arenanın girişleri çevresindeki yollarla aynı seviyeye indirilir. Bu arada dış duvarların koruma çalışmaları devam ederken yapının içi tamamen boşatılarak altına daha önce belirttiğimiz otopark ve gösteri merkezi yapılır. Bugün Barselona’nın en canlı ziyaret merkezlerinden biri olan ve yılda 8 milyon ziyaretçi ağırlayan şehrin en popüler alışveriş merkezi hiç şüphesiz ki Arenas Mall’dur.

 

Arenas Mall’ın şehrin en turistik bölgesinde açılmasının Barselona ve giderek İspanyol ekonomisine olan katkısı çok büyüktür. Yıllardır boş duran ve fonksiyonunu tamamlayan bir yapı hem şehre hem de ekonomiye kazandırılmış olup hizmetler sektöründe çalışan pek çok kişinin iş bulmasını sağlamıştır. Gelelim bize, bizim ülkemizde bu konuda karar vericiler ve sözde akademik bilgileri ile onları yönlendirenler ne yazık ki ülkemizin atılım yapmasına, farklı şeyler denemesine, içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan kurtulması için gösterilen çalışmalara karşı çıkarlar. Bilirler ki eğer bizim ülkemizde de bu tür yapı denemeleri yapılması mümkün hâle gelse, yetersiz bilgi birikimleri nedeniyle esameleri okunmayacaktır.

 

Benzer hemen her yazımda da değindiğim gibi İspanya korunması gerekli kültür varlığı açısından ön sıralarda gelen bir ülke olup, büyük oranda kültür turizmi yapmaktadır. İspanya hem UNESCO hem de ICOMOS’a üyedir ve alt kuruluşlarında çok sayıda İspanyol görev yapmaktadır. Peki bu yapılan restorasyon nedir? Hani bu tür uygulamalara UNESCO ve ICOMOS karşıydı. Sanırım birileri bizi aldatıyor, ülkemizin etkin şekilde kültür turizmi yapmasına mâni olmak için abuk sabuk kurallar icat edip, insanlarımızı korkutuyorlar. Bu konulardaki karar vericilerde dünyada neler oluyor diye merak edip, araştırmıyorlar. Eğer gerçekten toplumun özgür olması isteniyorsa, önce bilim insanları, akademisyenler yalan yanlış şeyler söylemekten, olmayan kurallar icat etmekten vazgeçmelidirler.