Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

BUĞU GEMİSİ

 

20 Mayıs 1828 günü, iki yanındaki kocaman çarklarıyla Marmara Denizi’nin mavi sularını döve döve, arkasında bembeyaz köpükler bırakarak yol alan küçük ve garip görünüşlü bir tekne, Sarayburnu önünden limana doğru ilerlemektedir. Direğinde hafif yelken donanımı olan bu teknenin dikkat çeken en önemli ve o güne kadar görülmemiş özelliği ortasında tepesinden simsiyah dumanların çıktığı ince bir bacasının olmasıdır.

 

İstanbul’a geliş

Bu tekne, İstanbul limanına gelen ilk buharlı gemidir. İstanbul limanına girip demir attığında hemen herkesi şaşırtan bu gemi, kürek veya yelken kullanmamakta, yine de hareket edip akıntıya karşı da olsa denizde seyir edebilmektedir. Limandaki teknelerde bulunan denizcilerin bazıları bu geminin benzerlerini görmüş olsa da büyük bir çoğunluk şaşkınlık içinde hemen her zaman olduğu gibi bu yeniliği “Kıyamet alâmeti” olarak nitelemekten geri kalmaz.

 

İstanbul halkı kısa süre içinde hayretle karşıladığı ve hayranlıkla seyrettiği bu ince bacalı, her iki yanında kocaman çarkları olan, beyaz gemiye güzel bir isim vermekten geri kalmaz ve “Buğu Gemisi” der. Aslında bu teknenin adı “Swift”tir. İngilizcede hızlı, çabuk anlamına gelen geminin süvarisi İngiliz donanma kaptanlarından Kelly’dir.

 

Padişah’a hediye

Buğu Gemisi’ni İstanbul’da ikamet eden ipek tüccarı Artemides Efendi’nin girişimiyle bir grup tüccar tarafından Sultan II. Mahmud’a (1808-1839) hediye etmek için İngiltere’den getirilmiştir. Gemi önce İzmir limanına uğramış oradan da İstanbul’a gelmiştir. Daha sonraları resmi adı “Sürat” olarak değiştirilen tekne, Türk denizcilik tarihinin ilk buharlı gemisi olacaktır.

 

Buharın keşfi

İnsanlık buharın gücünü çok eski dönemlerden itibaren fark etmiştir. Tarihte bilinen ilk buhar makinasının İskenderiyeli Heron (MS 10-70) tarafından yapıldığı bilinmektedir. Heron “Aerolipie” adını verdiği buhar makinasını teorik olarak geliştirdikten sonra küçük ölçekli bir örneğini yaparak teorisinin gerçekliğini ispat eder. Ancak dönemin olanakları bu buluşun geliştirilmesine ve günlük yaşama katılmasına imkân vermez ve bir müddet sonra da unutulur. 1698 yılında İngiliz mühendis Thomas Savery (1650-1715) ticari olarak kullanılan ilk buhar makinasını yapar. Maden ocaklarında biriken suyun dışarı atılması amacıyla yapılan bu düzenleme kısa süre içinde yaygınlaşır. 1712 yılında Thomas Newcomen (1663-1729) yeni tür bir buhar makinası geliştirir. Bir süre de bu makinalar kullanılır. 1764 yılında bozulan bir makinanın onarımı için görevlendirilen İskoçyalı mühendis James Watt, verimi düşük olan bu makinayı geliştirmek için çalışmaya başlar ve başarılı olur. Buhar gücü bundan böyle su motorları ve tekstil makinalarını çalıştırmak için kullanılacaktır.

 

İlk buharlı tekne

Buhar gücünü bir deniz ulaşım aracında kullanan ilk kişi 22 Ağustos 1787 günü buharla hareket eden tekneyi Delaware Nehri’ne indiren Amerikalı kâşif John Fitch’dir (1743-1798). Bir süre Philadelphia ile Trenton arasında düzenli vapur seferleri yapılmasını sağlar ama ticari olarak rağbet görmez. 1807 yılında bir başka Amerikalı mucit, mühendis Robert Fulton saatte sekiz kilometre hızla giden adını “Clermont” koyduğu buharlı tekne ile Hudson Nehri’nde seferlere başlar. Fitch’in aksine kazandığı ticari başarı Fulton’un buharlı teknelerin mucidi olarak kabul edilmesine yol açar. Hızla gelişen buharlı tekne teknolojisi “Savannah” isimli buharlı teknenin 1819 yılında Savannah’dan Liverpool’a yaklaşık beş buçuk haftada ulaşması ile yaygınlaşmaya başlayacaktır.

 

İngiltere tezgâhları

Kısa süre içinde İngiltere’deki tersaneler buharlı gemi teknolojisini geliştirerek, önce yandan çarklı daha sonra ise pervaneli gemi yapımında öncü rol oynamaya başlar. Buğu Gemisi, 1801 yılında İngiltere Bridport’ta, Nichol Booles&William Bood tezgâhlarında, 139 net tonluk yelken donanımlı ahşap tekne olarak inşa edilir. Uzunluğu 32,4 metre, genişliği 9,8 metre, su kesimi 2,9 metredir. Bir süre “Swift” adı ile çalıştıktan sonra 21 Ağustos 1822 günü satılır. Yeni sahipleri tekneye tek silindirli bir buhar makinası monte ederek çalıştırmaya devam ederler. 15 Eylül 1827 günü yeni bir satış ile Templer firmasının malı olur. Kısa bir süre sonra İstanbul’a getirilerek padişaha hediye edilir. İmparatorluğun çağın gerektirdiği niteliklere kavuşması için radikal girişimlerde bulunan Sultan II. Mahmud bu yeni icat gemiye de büyük ilgi duyar. Teknesini ve makinalarını yakından inceler, onunla Boğaz’da ve Marmara’da gezilere çıkar. Büyükçekmece’ye, 1829 Şubat ayında ise Tekirdağ’a kadar bir seyahat yapar ve çok memnun kaldığını belirtir.

 

Sürat ve diğer ilkler

Sürat adı verilen tekne uzunca bir süre padişah tarafından kullanıldıktan sonra 1839 yılında Tersane-i Âmire’ye devredilir. 1853 yılında Kırım Savaşı nedeniyle Osmanlı Bahriyesi tarafından iki top monte edilerek kullanılır, 1859 yılında ise kadro dışı bırakılır. Sürat’in ne yazık ki günümüze erişen tek bir fotoğrafı yoktur, buna karşın Mıgırdıç Melkon’un iki resminde karşımıza çıkar, birinde beyaz boyalı, diğerinde ise siyah boyalıdır.

 

Bu geminin hareket kabiliyeti ve sürati, rüzgâr ve kürek gücüne bağlı olmaksızın seyahat etme imkânına sahip olması Sultan II. Mahmud’un ilgisini çeker. Türk tersanelerinde de aynı nitelikte gemilerin yapımı için Amerika ve İngiltere’den, mühendisler, çarkçılar ve kaptanlar getirtir. Gelen denizcilerden Sir Baldwin Walker (Yaver Paşa), Sir Adolphus Slade (Müşavir Paşa), Augustus Charles Hobart-Hampden (Hobart Paşa), Henry Felix Woods (Woods Paşa) Osmanlı donanmasında uzunca bir süre önemli görev yapmış, paşa rütbesine yükselmiş kişilerdir. 1831 yılında 1.000 tonluk “The United States” isimli korvet, Arjantin deniz subaylarından George Colman de Kay’in komutasında İstanbul’a gelir. Teknede gemi inşa mühendisi Forster Rhodes ile Charles Ross isimli mühendisler de bulunmaktadır. İsmi “Mesir-i Ferah” olarak değiştirilen “The United States” satın alınarak hizmete sokulur. Bu arada Forster Rhodes’e dolgun bir ücretle Tersane-i Âmire’de görev verilir. Rhodes’in nezaretinde inşa edilen ilk gemi 1834’de tamamlanan “Neveser” olur. Devamında bazı savaş gemileri yapılsa da bunların hepsi ahşap ve yelkenlidir. Bizim tersanelerimizde inşa edilen, ancak makinaları İngiltere’den ithal edilen buharlı gemi 24 Kasım 1837 günü denize indirilen “Eser-i Hayr”dır.

 

Buğu Gemisi ile başlayan buharlı gemi macerasının gördüğü büyük ilgi girişimcilerin deniz taşımacılığına önem vermesine yol açar. Kısa bir süre sonra, İngiliz, Rus, Fransız bayraklı yandan çarklı buharlı gemiler “Vapur” adı altında Boğaziçi’nde seyri endam etmeye başlarlar. Bu vesile ile dilimize yerleşen vapur kelimesi Fransızcada (vapeur) buharlı makina kelimesinden üretilmiş bir sözcüktür.

 

Seyir defteri

Sürat’in günümüze ulaşan seyir defterindeki kayıtlarına göre, bilinenlerin dışında Sultan II. Mahmud, 8 Şubat 1829 günü Tersane-i Âmire önündeki iskeleden bindiği tekneyle Tekirdağ’a bir yolculuk yapmış, bu gezi sırasında bir gece teknede kalmış. 1 Temmuz 1829 ve 18 Ekim 1829 tarihlerinde ise günübirlik Boğaz gezileri yapmış.

 

Eser Tutel, Seyr-i Sefain Öncesi ve Sonrası, İstanbul, 1997.