Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

1984

 

“Düşünün. Çünkü henüz yasaklanmadı.”

George Orwell

 

Sanırım 1983 yılının son günlerinde George Orwell’ın, dilimize “1984” (Nineteen Eighty-Four) adıyla çevrilen kitabını okudum. İçimi karabasanlar sardı, o güne kadar okuduklarıma hiç benzemeyen, gelecekte totaliter rejimlerin egemen olduğu, insanlığın büyük bir bölümünün yok farz edildiği karanlık bir dünya.

 

Orwell’ın bu kitabı yazdığı dönemde geçirmekte olduğu verem hastalığı ve 1940-1945 yılları arasında yaşadığı savaş ortamı nedeniyle karamsar olduğunu, bu sebeple geleceği olumsuz olarak değerlendirdiğini düşündüm. Zaman zaman tekrar okuduğum kitap her okuyuşumda beni ürküttü. İnsanların bu kadar kuşatılmış bir ortamda hayatlarını nasıl sürdürdüklerini, nasıl bir gelecek beklentileri olduğunu merak ettim.

 

Her zaman geleceğin geçmişe nazaran çok daha özgür bir düşünce ortamı sağlayacağına, farklı yaşam ve düşüncenin yaygınlaşacağına, insanlığın daha aydınlık bir geleceği olduğuna inanan bir kişi olarak “1984”ün dünyasının hiçbir zaman gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, olmayacağını düşünürüm.

 

Troçki ve Stalin

Orwell’ın bu romanı, yayınlandığı dönemde çok tartışma yaratır. Örneğin Troçki ve Stalin’in biyografilerini kaleme almasıyla tanınan Isaac Deutscher, “1984”ün “Soğuk Savaş’ta ideolojik bir süper silah” olduğu ve sınırsız bir umutsuzluk yaydığı için sert eleştirilerde bulunmuştur.

 

Orwell’ın yaygın kabul ve ilgi görmesinin altında yatan başlıca sebep onun dürüstlüğüdür. İki yüzlülükten nefret eder, gerçeği çarpıtan entelektüellere, sanat eserlerini sanatçının siyasi görüşü doğrultusunda değerlendirenlere, söylemedik söz bırakmaz. Yazarın otoriter idarelere karşı yaptığı bu uyarının halen güncelliğini korumakta olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

 

“1984”ün dünyası Avrasya, Okyanusya ve Doğu Asya isimleriyle belirtilen ve devamlı olarak birbirleriyle savaş halinde olan üç büyük ülkeden oluşmaktadır. İngiltere’nin içinde bulunduğu Okyanusya devleti, bir dönem Avrasya ile ittifak halindeki Doğu Asya, bir dönem ise Doğu Asya ile ittifak halindeki Avrasya ile savaşmaktadır. Ancak merkezi propaganda o kadar yoğundur ki, ülkede yaşayanlar kimin dost kimin düşman olduğunu ve niçin savaşıldığını hiçbir zaman öğrenemezler ama devamlı olarak var olan savaş ortamı, otoriteyi güçlendirmekte, soru sorulmasını önlemektedir. Çünkü bu gibi rejimlerin devamı için her zaman savaş ortamı gereklidir. Yoksa Nietzsche’nin de dediği gibi; “Barış koşullarında savaşçı insan kendine saldırır.”

 

Büyük Birader

Kitabın en önemli figürü hemen hiç kimsenin resimleri dışında kendisini göremediği, yaşayıp yaşamadığını anlayamadığı, resimlerinin altında “Büyük Birader Seni İzliyor” yazan, “Büyük Birader”dir. Büyük Birader herkesi izler ve herkesin ne yaptığını ne düşündüğünü kontrol eder.

 

Romanın kahramanı Winston Smith, Londra’da bulunan Doğruluk Bakanlığında çalışan sıradan bir parti üyesidir. Günün birinde eski dönemlerden kalan bir defter satın alır ve günlük tutmaya karar verir. Bu davranışın sonucu tespit edildiğinde ölüm veya çalışma kampında yirmi beş yıllık cezadır. Ancak içinden gelen dürtü ve var oluşunu belgelemek isteği ağır basar. “Yaptığı şey yasa dışı bir şey değildi (hiçbir şey yaşa dışı değildi) çünkü artık yasa yoktu.” (s. 8)

 

Düşünce Polisi ve Prollar

İşte, yolda, hemen her yerde “Düşünce Polisi” tarafından izlenmenin ötesinde, her evde bulunan bir “Tele-ekran” vasıtasıyla yalnız kaldığınızı düşündüğünüz de bile izlenmeye devam edildiğiniz bir dünyadır, “1984”ün dünyası. Bu kadar baskı altında yaşayan insanların gelecek beklentisinin ne olduğu ise kendileri tarafından bile bilinmez.“1984”ün dünyası, “İç Parti” üyesi olan küçük bir azınlık tarafından yönetilmektedir. Daha büyük ve hemen hepsi devlet organlarında çalışan bir grup insan ise “Dış Parti” üyesidir. Parti üyelerinin dışında nüfusun yüzde seksen beşini oluşturan “Prollar” ise görmezden gelinen insanlar olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar.

 

Winston gelecek umudunun Prollarda olduğunu düşünmektedir. “Umut varsa Prollarda olmalı, çünkü ancak o hiçe sayılmış yığınlarda, Okyanusya nüfusunun yüzde 85’ini oluşturan bu insanlarda Partiyi yok edebilecek güç ortaya çıkabilir. Parti içerden çökertilemezdi.” (s. 75)

 

Yeni-Konuş

Orwell, konuşulan dildeki sözcüklerin bilinçli olarak azaltılmasının giderek düşünce yapısını kısıtlamaya dönüşebileceğini ve bunun da yönetimce arzu edilmeyen düşüncelerin zaman içinde ifade edilemez hale geleceğini dile getirmektedir. Günümüzde sosyal medyadaki haberleşmeler sırasında kullanılan kısaltılmış sözcükler, insanın düşüncelerini Twitter gibi 280 karakter ile sınırlandırılan sitelerde açıklamaya yönlendirilmesi, insanı ister istemez “Acaba Orwell’ın kehaneti mi gerçekleşiyor?” diye düşünmeye sevk ediyor.

 

“Yeni-konuşun bütün amacının düşünce alanını daraltmak olduğunu anlamıyor musun? En sonunda düşün-suç kesinlikle imkânsız hale gelecek, çünkü ifade edilmesini sağlayan sözcükler olmayacak.” (s. 57)

 

"Geçmişi kontrol eden geleceği kontrol eder: Şimdiyi kontrol eden de geçmişi kontrol eder.” (s. 37)

 

Donald Trump

Kitabın yayınlanmasından (1948) altmış dokuz yıl sonra, oğlu Richard Blair, 2017 yılında The Guardian’a yaptığı bir konuşma sırasında; “Bence Babam Donald Trump’tan ironik bir şekilde keyif alırdı. Yıllar önce yazdığım türde biri var diye düşünebilirdi.” demiş.

 

Dilimize ilk olarak 1958 yılında V. Turhan ve S. Tonguç tarafından tercüme edilen “1984” yaşadığımız süre içinde tekrar tekrar okunması gereken bir kitaptır. Yaşadığımız ve yaşayacağımız günleri anlamamızı sağlamakta, insanlığın geleceği için daha dikkatli olmamız gerektiğinin ip uçlarını vermekte, kendince topluma çeki düzen vermeye kalkan otokratik idarelerin içine düşebileceği kaos ortamını anlamamıza yardımcı olmaktadır.

 

Asıl adı Eric Arthur Blair olan George Orwell (1903-1950), 47 yaşında Oxfordshire’de vefat eder. “Hayvan Çiftliği” ve “1984” kitaplarında dile getirmeye çalıştığı düşünceleriyle insanlık var oldukça yaşayacaktır.

 

George Orwell, 1984, Çev. V. Turhan-S. Tonguç, İstanbul, 1958.

George Orwell, 1984, Çev. Armağan İlkin, İstanbul, 1983.

George Orwell, 1984, Çev. Bülent O. Doğan, İstanbul, 2021.