Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

CUMHURİYET'İN SERGİ VAPURU

 

Osmanlı imparatorluğu özellikle Tanzimat sonrası dışa açılmaya başlar, her ne kadar ilk olarak 1793’den itibaren önce Londra daha sonra bazı önemli ülkelerde daimî elçi bulundursa da ticari açıdan pek fazla ilgi göstermez. 1851 yılında Londra’da düzenlenen Uluslararası Sergi bu anlamda ilk faaliyettir ve ona katılır. Daha sonra 1855 Paris, 1862 Londra’da düzenlenen bu sergilerin dördüncüsü İstanbul’da yapılır. 1863 yılında açılan ve Sergi-i Umumi-i Osmani adıyla düzenlenen bu uluslararası sergi beş ay süresince açık kalır ve yüz bini aşkın kişi tarafından ziyaret edilir. 1867 Paris, 1873 Viyana, 1889 Paris, 1892 Chicago ve 1900 Paris sergilerine de katılan Osmanlı Devleti giderek artan maliyetleri nedeniyle bir süre sonra bu gibi sergilere katılmaktan vazgeçer.

 

İzmir İktisat Kongresi’nde yapılan konuşmalar arasında uluslararası bir sergi yapılması ve ihraç mallarımızın tanıtılması da gündeme gelen konular arasındadır. 1925 yılı bütçe görüşmeleri sırasında İstanbul Milletvekili Kazım Karabekir Paşa, 1923 İzmir İktisat Kongresi sırasında alınan kararları hatırlatarak, Ticaret Vekili Ali Cenani Bey’e bu konuda ne gibi bir faaliyet içinde bulunduklarını sorar. Ticaret Vekili, bakanlığının bu gibi sergiler konusundaki hassasiyetini belirterek Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde açılacak altı sergiye katılım hususunda hazırlıklar yapıldığını açıklar. Özelikle Londra’da açılacak tütün sergisi, önemli bir tütün üreticisi olan Türkiye için ayrı bir öneme sahiptir.

 

Seyyar Sergi

Bu konuşmalar sırasında Ali Cenani Bey, “Bir ticaret sergisini meydana getirmek kolay bir şey değildir. Bunun yerine bir seyyar sergi teşkilini düşündüm. Belki çoğu arkadaşlarımız hatırlar. Ruslar, bundan on beş sene evvel bir seyyar sergi tertip etmişlerdi. İstanbul’a ve Akdeniz’in meşhur limanlarına göndermişlerdi. Bir vapur içinde ürettikleri ürünleri ve sanat eserlerini birleştirerek, tüccarların da bulunduğu bu Rus sergisi İstanbul’da beş, on gün kaldı ve Avrupa limanlarına giderek bu üretimleri teşhir etti. Bendeniz de düşünüyorum ki Seyrisefain’den bir vapur alalım, mesela Karadeniz Vapurunu düşündüm. Bunun içinde 130 yatak vardır. Tüccarlarımızdan 130 kişiyi alabilir. Ambarlarda elektrik tesisatı yaparak bir sergi haline koyabiliriz. Bütün ürünlerimizi ve sanat eserlerimizi bu vapurda sergi halinde gösterebiliriz” açıklamasını yapar.

 

Bu açıklamaya karşı Antalya Milletvekili Rasih Bey, karşı çıkarak; “Efendiler! Eğer sergi vapuru tütüncülüğü sergileyecek ise dünyada tütüncülüğümüz çok yüksektir. Reklamı çok yüksek olduğu halde bu sene hiç satılamadı, çoğu elimizde duruyor. Demek ki satış reklam işi değildir” diye konuşur.

 

1925 ve 1926 yılı bütçe görüşmeleri sırasında yoğun tartışmalara neden olan sergi konusu nihayetinde Mustafa Kemal Paşa’nın onaylamasıyla hayata geçer.

 

Yapılan çalışmalar sonrası; pamuk, tütün, meyan kökü, bal, zeytin, meyve, yumurta, tiftik, fındık, üzüm, incir, gül yağı, ipek, kuru yemiş, susam, afyon, yapağı, palamut, Şam fıstığı gibi tarım ürünleri başta olmak üzere maden ve orman ürünleriyle halı, keçe, kendir tohumu, kendir, çini, nakış ve el işleri ve bu ürünlerin yetiştiği bölgelerin harita ve krokileri hazırlanıp sergide teşhire sunulmasına karar verilir.

 

Ülke tanıtımı

Seyyar Serginin, sadece ekonomik değil ülke tanıtımına da yönelik kültürel bir misyon üstlenmesine karar verilerek. Tertip Heyeti Başkanı Raufi Bey tarafından ülkeye ait anayasa, zirai gelişme, bankacılık, kooperatifçilik, sigorta şirketleri, maden kömürleri, limanlar, iktisadi teşekküller ve benzeri hususları içeren bir kitap da hazırlanır.

 

12 Haziran 1926 günü İstanbul’dan hareket eden Karadeniz Vapuruna aynı gün öğle saatlerinde Mudanya’dan Gazi Mustafa Kemal Paşa da dahil olur. Yaptığı inceleme sonrası memnuniyeti ifade ederek, bir gece gemide kaldıktan sonra 13 Haziran 1926 günü Bandırma’da gemiden ayrılır.

 

Sırasıyla Barselona, Liverpool, Le Havre, Londra, Hamburg, Stockholm, Helsinki, Leningrad, Danzig, Kopenhag, Amsterdam, Anvers, Marsilya, Cenova, Napoli, Venedik, Trieste, Batum, Odesa, Köstence, Varna gibi liman şehirlerine uğraması düşünülen Karadeniz Vapurunun hikayesi hakkında çok fazla yayın yoktur. Cumhuriyetin ilanından üç yıl sonra yapılan bu ticari girişim, aynı zamanda yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını vurgulayan bir girişimdir. Bu nedenle 47 kişilik Riyaset-i Cumhur Orkestrası da yanaşılan limanlarda konser vermesi için seyahate dahil edilir.

 

Gezi sırasında bazı nedenlerle Liverpool, Amsterdam, Venedik ve Trieste limanlarına uğranılmaz, Karadeniz limanlarını ziyaret ise iptal edilir. İlginç bir girişim olarak program da olmamasına rağmen, davet üzerine Polonya’nın Gidinya (Gdansk) limanına uğranılır. Karadeniz Vapuru seyahatin başından beri ilk kez savaş gemilerinin refakatinde limana yanaşır. Kaptan Süreyya Gürsu, bu sıra dışı durumu Polonya’nın genç Türkiye Cumhuriyeti’ne duyduğu bir saygının ifadesi olarak yorumlar.

 

Seyyar Sergi’ye tüccar, devlet görevlilerinin yanı sıra Celal Esat Arseven’de katılır ve bu girişimle ilgili izlenimlerini “Seyyar Sergi ile Seyahat İntibaları” adıyla küçük bir kitap olarak yayınlar.

 

Serginin Sonuçları

Seyyar Sergi, Türk denizcilik tarihinde haklı bir gurur ve başarı sayfası olarak kayıtlara geçti. Ticari kazanımların önemli olmakla birlikte serginin asıl başarısı, genç Türk Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşma yolunda ortaya koyduğu kararlı ve sarsılmaz iradededir. Mütevazi Karadeniz Vapuru, Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Türk milletinin yeniden dirilişinin ve medeniyet alemiyle kucaklaşma azminin parlak bir sembolü oldu.

 

Celâl Esat Arseven, Seyyar Sergi İle Seyahat İntibaları, Haz. N. Ahmet Özalp, İstanbul, 2008.

Celil Bozkurt, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Bir Propaganda ve Tanıtım Hamlesi: 1926 Seyyar Sergi ve Avrupa Seyahati’, Belleten, 298, s. 1097-1133, 2019.