Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

MİMAR VE MİMARLIK ÜZERİNE

 

Mimar kimdir? Mimar sözcüğü Arapça “umrân” kökünden gelir. Umrân kelimesi dilimize bayındırlık, bayındırlaşma, medeniyet, ilerleme, refah ve saadet, mutluluk olarak tercüme edilmektedir. Bu kökten türetilen bir diğer kelime ise mâmur etme, bayındır etme, şenlendirme anlamına gelen “imar” dır. O hâl de aynı kökten gelen “mimar” sözcüğünü anladığımız ve alıştığımız üzere yalnızca yapı yapan insanlar için kullanmak gerekir.

 

Geniş anlamda “mimar” insanlara refah ve mutluluk getiren, bireylerin ve yaşam çevrelerinin şenlenmesine katkıda bulunan meslek mensupları olarak tarif edilmelidir. Bu geniş anlamına karşı Türkçe sözlüklerde “mimar” genellikle, “binaların projelerini hazırlayan, planını çizen ve bu plana göre güzel bir biçimde yapılması için gereken her türlü işi yapan kimse” olarak belirtilmektedir.

 

Mimarlık ise: “belirli teknik ölçü ve kurallara uygun yapı yapma sanatı” olarak tarif edilir. Mimari ise “bina yapma sanatı, bir binanın biçimi onu başkalarından ayıran nitelik ve özelliklerin tamamı, yapı tarzı” olarak açıklanmasının yanı sıra, farklı anlamlarda da kullanılmaktadır.

 

Örneğin Nihat Sami Banarlı dil üzerine yazdığı bir makalede; “Dillerin sesleri, bir de mimarileri milli olur ve milli kalır.” Anlaşılacağı gibi bu cümlede mimari, herhangi bir bina değil dilin yapısını belirtmek için kullanılmıştır. Benzer şekilde, bazı şeyleri oluşturan, kurulmasına katkısı olan insanlar içinde mimar (mimarı) kelimesinin kullanıldığı bilinmektedir.

 

Celal Esat Arseven, 1950 yılında basılan “Sanat Ansiklopedisi”nde mimariye geniş bir bölüm ayırır;
... Türkiye’de eskiden mimarlık, ona lazım gelen hendese, hesap gibi ilimleri ve tezyini sanatları tahsil ettikten sonra üsdat mimarlar yanında çalışılarak öğrenilirdi. Şimdi mimar olabilmek için Güzel Sanatlar Akademisi Mimari Şubesinden veya Mühendis Mektebi’den (Teknik Üniversite) mezun olmak şarttır. Bu iki mektepten diploma almamış olanlara bina inşa etmek ruhsatı verilmemektedir. Bu nizamın va’zından evvel mimarlık yapan ve imtihan olarak mimar ehliyetnamesi alanlara mimar unvanını taşımalarına müsaade edilmişse de Akademi veya Teknik Üniversite’den mezun mimarları onlardan ayırmak için maksadıyla bunlara yüksek mimar unvanı verilmekte bulunmuştur...

 

1950 yılında ülkemizde mimarlık eğitimi yapan iki üniversite varken, bu sayı aradan geçen altmış yıla yakın süre içinde artmış ve 2009 yılında sayıları 31’e yükselmiştir. On bir sene sonra ise bu sayı 224 fakülteye ulaşır. Ancak, 2001 yılı tercih listesinde bu fakültelerden 39’u tercih olmadığından öğrenci bulamaz.

 

Nasıl olurda bu kadar çok sayıda mimarlık eğitimi kurumu ortaya çıkar? Bu kurumlarda hangi hocalar eğitim vermektedir? Bu hocaların meslek kariyerleri nedir? Teorik bilgi dışında hangi örnek ve öncü yapıları yapmışlar, pratik deneyim sahibi olmuşlardır ki, mimarlık öğreniminin yapım aşamaları konusunda öğrenci ve geleceğin mimarlarını yetiştirsinler?

 

... Mimar sadece bir sanatkâr değildir. İnşa edeceği binanın sağlam, kullanışlı ve sıhhî olması için lazım gelen bütün ilmi ve teknik malumata sahip, kültürlü bir insan olması lazımdır. Bundan başka şehircilik ilmi ve mimari tarihi hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Eski mimarlar kendileri ile birlikte çalışan duvarcı, taşçı, marangoz, nakkaş gibi birçok sanatkarı adeta orkestra şefi gibi idare ederlerdi. Bu ustalar öteden beri devam eden gelenek ve usulde çalıştıkları için mimarların çok tafsilat ile uğraşmalarına lüzum kalmazdı...

 

Günümüzde bu nitelikte usta hemen hemen kalmamış durumdadır. Geçen günlerden birinde bir dostum büyük bir işletme için on mühendis, dört adet kaynakçı alımı için çağrı yaptıklarını, beş yüzü aşkın mühendisin ve yalnızca bir kaynakçının başvurduğunu, kaynakçının ücretinin mühendisin üç katını aştığını söyledi ve ekledi; dilerim kaynakçı bizi tercih eder, çok ihtiyacımız var.

 

Mimar bir orkestra şefidir, projelendirme aşamasından, yapım aşamasına kadar olan süreyi başarılı bir şekilde sürdüren bir kişi. Hiç üzerinde düşünülmüş müdür? Bir ülkede kaç tane orkestra şefine ihtiyaç duyulur? Bir orkestrada görev alacak kaç tane yetkin sanatçı vardır? En basit bir orkestra bile en az yirmi kişiden oluştuğuna göre, bir sanatçıya beş yüz orkestra şefinin düştüğü bir orkestra hangi parçayı icra etme imkânına sahiptir?

 

İki bin yıl önce Vitruvius bir mimarın teorik bilginin yanı sıra mutlaka pratik bilgi sahibi olmasının da gerektiğini söyler ve bir mimarın sahip olması gereken nitelikleri sıralar. Ülkemizde mimarlık eğitiminin gerek eğitim gerekse uygulama aşamasında büyük sorunlar var. Herkes bilgisi olsun olmasın mimarlık üzerinde konuşma hakkına sahip olduğunu düşünmekte, yeteri kadar bilgisi olmadığı halde imar, iskân faaliyetlerine yön vermeye çalışmaktadır.

 

Neyi bilip neyi bilmediğinin farkında olmayan bu insanlar, zaman zaman devletin gücünü kullanarak mimari faaliyetlere yön vermeye çalışmaktadırlar. Ülkemiz çoğu konuda olduğu gibi mimarlık konusunda da sıkıntılı bir dönem yaşıyor. Deprem, yapıların eskimesi ve benzer sebeplerle yeniden yoğun bir yapılaşma faaliyetine girişilen ülkemizde geleceği oluşturmak açısından bu sıkıntılı süreci aşmak mecburiyetinde olduğumuzu düşünmekteyim.

 

Mimar ve mimarlık kavramlarının, yalnızca teori oluşturmak, proje çizmek olmadığını, esas amacın çağın gerektirdiği, hatta çağın ötesine uzanan yapılar yapmak, yaşam çevremizi, şehirlerimizi şenlendirmek olduğunun anlaşılması gerekir.