Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

COĞRAFYA ÜZERİNE

 

İlkokul’da tanıştığım coğrafya dersini çok sevmiştim, o günden beri coğrafyaya ilgi duyarım. Dünyanın hemen her ülkesinin yerini, başkentlerini, aşağı yukarı ülke büyüklüklerini bilir ve onları merak ederim. Haritalar beni her zaman esir eder, en ince noktalarına kadar araştırır, bilgi edinirim. Yves Lacoste’nin “Coğrafya Her Şeyden Önce Savaş Yapmaya Yarar” isimli kitabını görünce coğrafyaya olan ilgim depreşti, hemen aldım ve kısa süre içinde de okudum.

 

Coğrafya eğitimi alan Yves Lacoste aynı zamanda jeopolitik uzmanı olarak da tanınmakta. 1929 yılında Fas’ta doğan Fransız asıllı Lacoste, 1976 yılında jeopolitik “Hêrodote” dergisinin kurucusu.

 

Ana tezi “Coğrafyanın askeri strateji ve siyasi iktidarın uygulanmasının merkezinde olan bir stratejik ve siyasi bilgi biçimi” olduğu. Sanırım dünyanın en merkezi ve stratejik bölgesinde yer alan ülkemiz insanı için yaşadığı coğrafyanın farkında olması gerekmekten öte bir mecburiyet.

 

1976 yılında yayımladığı kitabından kısa süre önce “Hêredote” da yayımladığı makalesinde “... Ben hâlâ, Brezilya veya Doğu Akdeniz sahilleri boyunca olduğu gibi devasa tuz tabakaları altındaki, çok derin yeni hidrokarbür yataklarının keşfinin gerekli kıldığı jeolojik tarihin yeni kavramlarına ilgi duyuyorum...” der (s. 13). Bizim yeni farkına vardığımız, ve ekonomik gücümüze paralel olarak üzerinde araştırmalar yaptığımız Doğu Akdeniz sorununun niçin Fransa’yı bu kadar rahatsız ettiğini bundan iyi hangi açıklama cevaplayabilir.

 

Bir dönem tarımsal üretim açısından ilgi çeken sömürge toprakları, artık bu ülkeler kendi üretimlerini yapacak daha ucuz iş gücüne sahip oldukları için iştah açıcı değildir. “... 20. yüzyılın başında bunlar zaten emperyalizmin iştahını cezp eden tarım toprakları değildi ve Alman, İngiliz, Fransız, İspanyol, İtalyan ve hatta Amerikan emperyalizmleri, Fas’ın özellikle maden kaynaklarına göz dikiyorlardı...” (s. 14).

 

Coğrafyanın ve onun getirdiği bilginin önemini ilk kavrayan ülke Fransa olup, dünyanın en eski coğrafya kurumu olan Société de Géographie, 1821 yılında Paris’te kurulur. Hemen sonrasında konunun öneminin farkına varan İngiltere 1830’da The Royal Geographical Society’in kuruluşunu gerçekleştirir. Günümüzde pek çok dalda yaptığı yayınları ile karşılaştığımız National Geographic Society ise 22 Ocak 1988 günü Washington’da kurulur. Ülkemiz bu konuda oldukça geç kalmış olup, hâlen devlet yöneticilerinin ne yazık ki farkına varamadığı bir vurdum duymazlık içindedir. Elbette bizim de bir coğrafya kurumumuz var ama, Türk Coğrafya Kurumu Derneği adı altında 12 Mart 1942 günü kurulan bu girişim adı üstünde bir grup bilim adamının kurduğu bir dernektir. Devlet yönetiminde bulunan bunca kişi üzerinden iki yüz yıla yakın zaman geçmesine rağmen bir kamu kurumu haline dönüştürmediği coğrafyanın öneminden, kültürel ve ekonomik alanda büyümek için ne kadar gerekli olduğunun farkında değildir.

 

... Özellikle Fransa’da ve Almanya’da (Fransız veya Alman kültürel etkisine maruz kalmış başkaca ülkelerde) coğrafya, 19. yüzyılın sonlarından beri lise müfredatlarında yer alıyor ve üniversitelerde önemli bir yer tutuyor, buralarda coğrafyanın temel fonksiyonu halen, lise öğretmenleri yetiştirilmesinden ibaret. … Özellikle Amarika Birleşik Devletleri’nde coğrafya, orta öğretimde iş alanlarının olmaması nedeniyle üniversitelerde pek bir varlığa sahip değildir. Ancak, bu ülkede ‘coğrafya şirketleri’ hayli aktiftir… National Geographic Society gibi, çoğu zaman büyük firmaların genel müdürlerinin veya emekli amirallerin başkanlık ettiği bu şirketler, uzun zamandan beri, pitoresk görüntüleri ve siyasi kaygılarını yansıtan resimli dergiler basıyorlar.” (s. 125).

 

National Geographic Society’in çıkardığı ve günümüzde pek çok ülkenin kendi dilinde yayımlamaya başladığı “National Geographic Dergisi” (2001 yılından beri her ay Türkçe versiyonu da yayınlanmakta) 1888 yılından beri yayınlanmakta olup, büyük bir arşive ve dolayısıyla bilgi birikimine sahip bir kurumdur. Lacoste’un 1972 yılında yayınlanan kitabında yalnızca bir dergiden söz edilmesine karşın yukarıda belirtmeye çalıştığımız gibi günümüzde bu kuruluş iki-üç TV kanalıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin kültürel hegemonyasına hizmet vermektedir.

 

Bir dönem Fas ve Cezayir’de araştırmalar ve öğretmenlik yapan Lacoste’un ilgisini İbn Haldun’da çeker. “... Onun temel kaygısı, güçlü devletlerin (temel olarak Mağrip’tekiler) neden kurulmalarının ardından bir asır bile geçmeden peş peşe yıkıldığını anlamaktı ve bunu, birbirinin aynı denebilecek iç nedenlerle izah ediyordu… İbn Haldun’un Müslüman dünyasında bir sürdürücüsü olmadığı gibi, ana hatlarıyla uzun süre tekerrür eden ve aynı ‘üretim tarzı’ içinde ‘bloke’ olan büyük medeniyetler Çin veya Hint dünyasında da bir dengi olmamıştır...” (s. 21).

 

Lacoste’un kitabı okuması ve anlaşılması zor bir kitap, kendi söylediği gibi; “... Coğrafyacı, giriştiği veya kendisinden istenen araştırmaların neye hizmet edebileceğini ve hangi siyasi bağlamda yer aldığının sorgulamadır; hatta sunacağı bilgilerin bir nüfusu, özellikle de incelenen nüfusu soymaya veya ezmeye yarayacağının açık olduğu durumlarda, araştırma yapmayı (en azından sonuçlarını açıkmayı) reddetmelidir...” (s. 149) kaygısından mı bazı açıklamalarını okunması zor hale getirmiştir karar veremedim.

 

Ancak, bulunduğu coğrafyada kültürel ve ekonomik büyümeyi hedef haline getirmiş bir ülkenin yoğun bir coğrafi bilgiyle, (harita bilgisine değil), gelişmiş bir matematik bilgisine sahip jeoloji, jeomorfoloji, jeopolitik bilgilerle donanmış bir Ulusal Coğrafya Kurumu’na sahip olması gerektiği açıktır. Üstelik bu konuda çokca geç kaldığımız göz önüne alındığında aramızda oluşan mesafeyi kapatmak ve var olan iddialarımızı sürdürmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini de unutmamamız gerekiyor.

 

Yves Lacoste, Coğrafya Her Şeyden Önce Savaş Yapmaya Yarar, Çev. Selim Sezer, İstanbul, 2014.

 

Yves Lacoste, İbn Haldun Tarih Biliminin Doğuşu, Çev. Mehmet Sert, İstanbul, 2019.