Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Köşe Yazıları

MİMAR PROJEYİ SEYİRLİK YAPIYA DÖNÜŞTÜRENDİR

 

Ülkemizdeki mimarlık eğitiminin bugün ulaştığı nokta hakkında ciddi endişeler taşımaktayım. 1983 YÖK Yasası sonrası eğitim kurumlarında görev yapan öğretim üyelerinden serbest mimarlık faaliyetinde bulundukları bürolarını kapatmaları istenmiş ve giderek akademisyenlerin yönetimindeki mimarlık büroları tasfiye olmuştur. Bugün mimarlık faaliyetinde bulunan akademisyen çok az sayıdadır. Mimarlık eğitiminde görev yapan hocalar genellikle teorik mimar olup, yapı yapma konusunda deneyimsizdirler. Bu nedenle mimarlık eğitimi giderek proje çizme eylemine dönüşmüş, okullarını bitiren genç mimarların hemen hepsi tasarım yapma istek ve gayreti içinde olmakta, ancak esas görevleri olan yapı yapma işlevi ile pek ilgilenmemektedirler.
Son zamanlarda ülkemiz mimarlık alanında büyük bir değişim geçirmektedir. Özellikle devlet erkini elinde tutan seçilmişlerin talebi geçmişe özenen kopyalar yapılmasıdır. Son zamanlarda bir bakanın; biz Selçuklu ve Osmanlı yapıları yapacağız beyanı, ülkemiz mimarlık düşüncesinin geçirdiği buhranı en veciz şekilde ifade etmektedir.


ÖLÇEK ANLAYIŞI YOK EDİLDİ

 

Mimarlık eğitimi sırasında bilgisayarın yoğun olarak kullanılması ve bilgisayar programlarının giderek gelişmesi mimarlığın yaratıcı düşüncesine önemli bir müdahaledir. Her ne kadar bilgisayar kullanımı proje çizim işini kolaylaştırsa da, özellikle mimarın ölçek anlayışını büyük ölçüde yok etmiştir. Mimarlık öğrencilerinin pek çoğu bilgisayarda 1/1 ölçekle çizdikleri projelerin gerçek boyutlarını algılamakta zorlanmaktadırlar. Bir diğer eksiklik ise yapı yapmanın olmazsa olmazı olan statik/betonarme, mekanik ve elektrik mühendisliği gibi bir projeyi oluşturmada birlikte çalışması gereken disiplinlerin görmezden gelinmesi ve mimarın koordinasyon görevini üstlenmemesidir. Çoğunlukla mimari projelerinin oluşumu sırasında bu disiplinlerin katkısına ihtiyaç duyulmamakta ve mimari proje oluştuktan sonra diğer disiplinlerin projeye dahil olması beklenmektedir. Özellikle yapı deneyimi olmayan hocalar öğrencilere diğer disiplinlerle birlikte çalışma düşüncesini vermemekte hatta birlikte çalışmanın tasarım özgürlüğünü kısıtladığını düşünmektedirler. Mimari yalnızca bir tasarım sorunu değildir. Mimari yapı yapma sanatıdır. Eğer bir tasarım yapıya dönüşmemiş, seyirlik bir belge olmaktan öteye gidememiş ise bir değer taşımaz.

 

ULUSLARARASI DÜZEYDE DEĞİLİZ

 

Tüm söylemlere rağmen, mimarlık mesleğinin günümüzde pek de revaçta olduğunu düşünmüyorum. Eleştiri ve gündemde yer alma telaşı içinde olan bir kaç kişinin medya da daha sık görünmeye başlaması eğer mimarlık mesleğini popüler kıldı ise de, bu gelişim mimarlık mesleği açısından üzüntü verici olarak kabul edilmelidir. Mimarlar konuşmaları ile değil yaptıkları yapılar ile gündeme gelme uğraşı içinde olmalıdırlar.
Son otuz yıl içinde ülkemizin giderek zenginleşmesi ve yeni yapıya olan talep mimarlık mesleğini popüler kılsa da hâlâ dünya mimarlık gündemine hitap eden veya ona katkıda bulunan bir yapı yapmakta zorlanıyoruz. Yalnızca İslam ülkelerinde veya İslam kültürü içinde yapılan yapılara verilen Ağa Han ödülü dışında uluslararası mimarlık ödüllerinden hiç biri ülkemiz mimarlarına verilmemiştir. Mimarlık alanında uluslararası düzeyin çok altındayız.

 

MÜDAHALELER ÖZGÜNLÜĞE DARBE

 

Her zaman iyimser olmaya gayret etmişimdir. Doğanın reddedilemez yasaları, fiziksel zorunluklar, tasarım güçlüklerinin yanı sıra ülkemizde inanılmaz bir yapı bürokrasisi mevcuttur. Mimarlık alanına müdahale eden, onu bilir bilmez denetim altına almaya çalışan çok sayıda yasa, yönetmelik, karar ve kişisel tercih bulunmaktadır. Hemen her onay makamının kendi bildiğine oluşturduğu kabullerin geçerli olduğu bir ülkede gerçek bir mimarlık faaliyetinden söz etmek ne derece mümkündür? Mimarlık bir güzel sanatlar faaliyetidir ve bunca müdahalenin olduğu bir alanda özgün bir mimarlık uygulaması gerçekleştirmek mümkün olabilir mi?

 

SADECE TASARIM ÖNEMLİ DEĞİL

 

Günümüzde mimar olmak isteyenleri bekleyen en önemli güçlük tasarım değildir. Kişisel olarak ülkemiz insanının ve özellikle genç neslin yetenek ve çalışma açısından bir eksiği olduğunu hiç bir zaman düşünmedim. Bizim ülkemizin insanları gerçekten yetenekli ve yaratıcılar. Yeter ki onların önüne koyduğumuz ve koymaya devam ettiğimiz engelleri kaldıralım. Bu nedenle gelecekte mimar olmak isteyenlerin yalnızca tasarım yaparak değil, giderek artan bürokrasi ve emredici buyrultularla da başa çıkmaları gerekiyor. Bunun içinse çok yoğun bir çaba göstermeleri ve büyük bir enerjiye sahip olmaları şart. Devlet kademelerinde proje onaylatmak hiç kimseyi mimar yapmaz. Mimar yapı yapan, çağının ötesinde geleceğe kalan ve gelecekte yaptıklarını görecek veya onların içinde mutlu bir şekilde yaşayacak insanların beğenisini sağlayacak insandır. Yaşarken kazanılan şöhret, kişinin gelecekte mimar olarak anılmasını sağlamaz.
Bu nedenle gençlerin işi zor, zor bir işe girişiyorlar, eğer gerçek bir mimar olmak için bu zorluklarla uğraşmak istemiyorlarsa şimdiden kendilerine başka bir meslek seçmelerini öneririm.

 

Sen taşla toprakla bir şeyler yaparsın o bir yapıdır.
 Birden bir şey yüreğime dokunur ah ne güzel derim.
 İşte o mimaridir.

Le Corbusier