Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Yayımlar / Bildiriler

TİRAN EDHEM BEY CAMİİ

Tiran merkezinde, İskender Bey Meydanı’na çıkan Luigi Gurakıqi Caddesi’nin, meydan ile buluştuğu noktada yer alan Edhem Bey Camii, Tiran’da bulunan Osmanlı eserlerinin, şüphesiz en önde gelen anıtsal yapılarından biridir.

Üzerinde bulunan kitabeye göre H. 1208/1793-1794 tarihinde, tek kubbeli, kare mekândan oluşan bir cami olarak yapılmıştır. Caminin giriş ve girişe göre sol yanına doğru yapıyı saran ve son cemaat yeri olarak kullanılan ahşap revaklar ise H.1238/1822-1823 tarihinde inşa edilmiştir. Kitabede yapının banisi olarak Molla Bey adı verilmektedir.

Cenâb-ı mîr-i a´zam sâhibü´l-hayrât Molla Bey
Edip tarh-ı esâsıyla ibâdet-gâh- can-bahşâ

Şerefyâb oldu itmâmıyla işbu kubbenin lâkin
Muvaffak olmadı itmâmına minarenin ammâ

Ekrem Hakkı Ayverdi bir vakıf kaydını esas alarak caminin bânisinin Şâban oğlu adında bir zat olduğunu ileri sürer. Molla Bey’in 1808 tarihinde öldüğünü, oğlu Hacı Edhem Bey’in yapıyı tamamlattığı kabul edilmektedir. Caminin tarihçesini ve tamamlanmasını anlatan, şair Sûzî Çelebi tarafından yazılmış ikinci bir kitabeside bulunmaktadır.

Enver Hoca döneminde bir süre ibadete kapatılarak, müze olarak kullanılması, başka yapılara benzer şekilde yıkımını önlemiştir. Arnavutluk’un demokrasiye geçmesi sonrası, 1990 yılların başlarından itibaren tekrar cami olarak ibadete açılmıştır.

Yüksekçe, kâgir, kare planlı yapının kubbesi, sekizgen bir kasnak üzerine kuruludur. Kasnaktan kubbeye geçiş dört köşedeki tromplar ile sağlanmıştır. Yapıyı iki yönden saran ahşap revakların yapı ile bütünleşmiş bir görüntüsü vardır. Taşıyıcı olarak mermer kolonların kullanıldığı ve kolonları birbirine bağlamak için yarım yuvarlak kâgir kemerler yapıldığı görülmektedir. Sütunların mermer başlıkları belirli bir üsluba bağlı olmaksızın geleneksel anlayıştan farklı bir biçimde işlenmiştir.

Edhem Bey Camii’nin en ilgi çekici yönü gerek ana mekânın, gerekse ahşap son cemaat bölümünün iç bölümlerinin hemen hemen hiç boşluk bırakılmaksızın kalem işi bezemelerle kaplanmasıdır. Rumeli’nin pek çok bölgesindeki cami ve tekkelerin, çok sayıda evin iç ve dış yüzeylerinin benzer şekilde kalem işi süslemelerle kaplandığını bilmekteyiz. Bu süslemeler, manzara resimleri, abartılmış anıtsal yapı görünüşleri, meyve sepetleri, çiçek buketleri, onları saran veya çerçeveleyen sarmaşık benzeri barok motiflerden oluşmaktadır. Caminin mihrap nişinde yer alan benzeri bezemelerin bu yapının bir bahçeye benzetilmeye çalışıldığını, her baktığınız noktada sizi farklı bir düşünceye ve meraka sürüklediğini hissettirmektedir. Edhem Bey Camii, bu bölgede İslâm’ın yayılmasından çok sonra yapılmasına karşın büyük bir coşkuyu yansıtması açısından da önemlidir.

Osmanlı anıtsal mimarisinde pek karşılaşılmayan aykırı bir örnek olarak Kalkandelen Alaca Camii’ye benzer bir anlayışın hayata geçmiş hali olarak gezildiğinde insanı etkilemekte, namaz öncesi ve sonrası yapıyı terk etmeden mekâna olan ilginizi artırmaktadır. Her ziyaretimde uzun bir süre oturup bir dönemin anıtsal yapılarındaki bu mekân anlayışının nasıl bir anlayışın ürünü olduğunu düşünmüşümdür. Her ne kadar Rumeli dışında bizim camilerimizin iç ve dışları süslü değilse de özellikle güney batı Anadolu’nun bazı köylerinde yer alan mescitlerin içindeki bezemeler aklıma gelir.

Bu yazı eki fotoğrafları 2015 yılı sonbaharında Tiran’a yaptığım bir gezi sırasında çektim, daha sonra 2019 yılı Nisan ayı içerisinde yaptığım gezi sırasında İskender Bey Meydanı ve ona çıkan bazı sokakların araç trafiğine kapatıldığını ve büyük bir bölümünün park haline getirildiğini gördüm. Yüzyıllardır gerek meydan, gerekse sokaktan hemen fark edilen Edhem Bey Camii son düzenleme sırasında önüne dikilen ağaçların arkasına saklanıyordu. Son gezimde caminin içine giremedik, çevresi yüksek bariyerlerle kapatılmış olup, onarım çalışmaları devam ediyordu. TİKA tarafından onarım yapıldığını anladık, ancak önüne dikilen ve giderek büyüyeceği anlaşılan ağaçlar nedeniyle kısa süre sonra yapının görünmez ve algılanamaz olacağı anlaşılmaktadır. Hemen yanında yer alan saat kulesinin çevresine yapılması düşünülen gökdelende bu önemli yapının görünüşünü büyük oranda etkileyecek ve onu bastıracaktır.

TİKA ilgililerinin veya bu oluşuma etkin bir şekilde müdahale etmesi gereken Türk makamlarının olaya müdahale ederek yapının önüne dikilen ağaçları kaldırtması gerekir. Kısa süre içinde büyüyecek ağaçlara geç kalınmadan müdahale edilmesi ve yeşil karakterini artırmak için bölgenin fazla yükselmeyen bir bitki örtüsü ile takviye edilmesi gerekmektedir.