Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Yayımlar / Bildiriler

DATÇA REŞADİYE’DE BİR EV

Ne yazık ki artık sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen, içleri nakışlı geleneksel Türk Evleri’nden biri de Datça’nın Reşadiye Mahallesi’nde bulunmaktadır. İki katlı bu ev gerek inşa edildiği alanın büyüklüğü gerekse iç süslemeleri nedeniyle bölgede sözü geçen, ekonomik açıdan güçlü bir ailenin barınması için yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Büyüklüğü nedeniyle çevresinde “Koca Ev” olarak da bilinen bu konağın, Tuhfezâde Mehmed Halil Ağa tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Üç çocuğu olan Mehmed Halil Ağa’nın oğlu Murad Halil Ağa’nın 1895 yılında Rodos’ta İdare Meclisi üyeliği yaptığı bilinmektedir. Zaman içinde, tüm aile üyelerinin çocuksuz olarak ölmeleri üzerine konak satılır. Bir dönem, tütün deposu, sinema, okul ve düğün salonu olarak kullanılır, bu süre içinde bakımsız kalan ve bazı tadilatlar gören yapı 2000’li yılların başında satın alınarak butik otel olarak kullanılmak üzere restorasyon çalışmalarına başlanır.

Reşadiye Mehmed Halil Ağa Konağı ile ilgili çok az sayıda yayın bulunmaktadır. Günsel Renda, 1974 yılında yazdığı “Datça’da Eski Bir Türk Evi” isimli makalesinde yapının mimari ve süsleme sanatı açısından önemli olduğunu dile getirir.

Konağın baş odasının kapısı üzerinde, çok silik olmakla birlikte “tarihi sene 1206/1791 veya 1216/1801” kaydının okunmakta olduğu göz önüne alınarak yapının iki yüz yıllık bir geçmişe sahip olduğu anlaşılır.

Konağın alt katı yığma taş, üst katı ise ahşap karkas arası tuğla dolgu olup, sıva ile örtülüdür. Yapının dış cephelerinde herhangi bir süsleme izine rastlanmamakla beraber, zaman içinde geçirdiği çok sayıdaki onarım nedeniyle dış cephedeki kalemişi süslemelerin yok olduğu düşünülebilir.

Söz konusu yapının planı; Vezirköprü’deki Köprülüler Konağı ile Kula’daki Büyük Göldeliler Evi ile benzerlikler taşımaktadır [Eldem 1968, 70 ve 153]. Ancak, iklimsel faktörler gereği bu yapının sofasının büyük bölümü dışa açık olup, yan kanatlara doğru da devam etmekte olup, dış sofalı plan tipindedir.

1974 yılındaki inceleme sırasında yapının güney kanadının bir bölümünün yıkılmış olduğu, zemin katın bir dizi kemerle bahçeye açılan revak bölümünün ise tümüyle kapatılmış olduğunu söylemektedir. Aynı yıllarda konağın güney kanadının yanında yer alan hamamın orijinal nakışlarının da bulunduğu belirtilmektedir.

Üst kat sofasının kuzey ucunda yer alan yaklaşık 5.00 x 9.00 metre boyutundaki baş oda, üç yanında yer alan dokuz, seki altında yer alan bir adet giyotin pencere ile çok aydınlıktır. Baş oda, iki kolon ile seki altından ayrılmakta olup, hemen her noktası kalemişi nakışlarla süslüdür. Seki’nin arka bölümünün ortasında kapakları geometrik düzenlemeli bir yüklük ile onun her iki yanında üçer raflı bir niş dizisi bulunmaktadır. Seki altının iki yan duvarında ortasında baklava motifli, kırmızı renk ağırlıklı büyük birer süsleme yer almaktadır. İki kanatlı yüklüğün üst bölümündeki duvar yüzeyi beş bölüme ayrılmış olup, ortadaki üç bölümde, birer adet manzara resmi bulunmaktadır. Ortadaki resim bir İstanbul manzarası olup, Topkapı Sarayı, Haliç girişi anlatılmaya çalışılmıştır. Denizde çok sayıdaki teknenin arasından Kız Kulesi net bir şekilde belli olmaktadır. İstanbul manzarasının sağında yer alan resimde ortasından küçük ırmak geçen bir kasaba canlandırılmıştır. Irmağın üzerinde bir köprü, hemen yanında tek minareli küçük bir mescit, onun sağında ise ikişer şerefeli, iki minareli, üç gözlü son cemaat yeri olan bir selatin cami seçilmektedir. Ön planda ağaçlar arasında iki geyik ve birazda abartılı şekilde çizilmiş ağzında yılan tutan leylek resme hareket kazandırmaktadır. Genellikle bu gibi resimlerde herhangi bir canlı motifi bulunmamasına karşın burada görülen geyik ve leylek figürü ilgi çekicidir. Soldaki resim ise iki burcu ile orta yerinde kırmızı ve sarı renklerinden oluşan birer bayrağın bulunduğu yerleşmedir. Ön plandaki hurma ağaçları bu şehrin Arabistan’a ait bir yerleşmeyi anımsattığını düşünmemize yol açmaktadır. Girişin sağında ortasında yer alan, müsenna-aynalı simetrik “Allahu Ekber-Maşallah” yazısının okunduğu büyük madalyonun sol yanında surla çevrilmiş bir yerleşme, sağında ise üç bölümlü bir son cemaat yeri görülen dört minareli anıtsal bir cami bulunmaktadır. Baş odanın her üç duvarında da birbirlerinden korintyen başlıklı kolonçeler ile ayrılmış, madalyonlu panolar içindeki vazolarda farklı çiçek buketleri yer almakta olup, üstlerinde birbirine benzer çiçekli bir silme yer almaktadır. Baş odanın tavanın tam ortasında çarkı felek motifli büyük bir tavan göbeği bulunmakta olup, bu bölüm tavanın diğer kısımlarından daha çukurdur. Tavanın büyük bölümü ise kırmızı ve sarı renkler ile boyanmış dikdörtgen ve karelerden oluşmaktadır.

Yapının diğer odaları baş oda kadar kalemişi süslemelere sahip olmayıp, genelde ahşap oyma işçiliği ile ön plana çıkmaktadır. Sofanın arka bölümünde yer alan dört odanın bazılarında ahşap musandralar bulunmakta olup, bu odalarda silme şeklinde çok az kalemişi mevcuttur.

Günümüzde yapının çevresinde yer alan müştemilat yapıları büyük oranda yok olmuştur. Buna karşın 2000’li yılların başlarında yapılan restorasyon sonrasında zemin kat avlusunun ortasında, çevresi çakıl taşı döşeli, iki kademeli bir selsebilin yer aldığını görmekteyiz.

Reşadiye’de bulunan, yapımı iki yüz yılı aşkın bu evin örnek bir “Türk Evi” olarak korunmasının yanı sıra gerek süslemeleri gerekse duvar resimleri açısından korunarak ve gelecek kuşaklara intikalini sağlamak gerekir.

Bir dönem oldukça bakımsız ve harap durumda olan bu yapı yapılan çalışmalar sonrası restore edilerek günümüzde “Koca Ev” adıyla turizm amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Bu yapının yalnızca sahipleri tarafından korunmasını beklemek giderek yok olan benzeri evler göz önüne alındığında çok fazla bir istektir. Acilen bu yapıya kamu desteği verilerek yaşatılması gerektiği konusunun farkına varılmasını dilerim.

KAYNAKÇA

Sedad Hakkı Eldem, Türk Evi Plan Tipleri, İstanbul, 1968.

 Günsel Renda, “Datça’da Eski Bir Türk Evi”, Sanat Dünyamız, 2, İstanbul, 1974