Site Tasarım: Savaş Çekiç Uygulama: İkipixel

Bu sitede bulunan resimler ve dökümanlar M. Sinan Genim'e aittir ve izinsiz kullanılamazlar. Ancak gerekli izin alındıktan sonra ve kaynak gösterilmek kaydıyla kullanılabilir.

Yayımlar / Bildiriler

BRİSTOL OTEL’DEN PERA MÜZESİ’NE

Beyoğlu ve yakın çevresi her zaman batılıların tercih ettiği, suriçine nazaran daha kozmopolit yerleşme özelliği gösteren bir bölgedir. Yabancı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu nezdinde sürekli elçi bulundurma kararından sonra açılan İran dışındaki tüm elçilikler Beyoğlu bölgesindedirler. İstanbul’u etkileyen hemen tüm batılı akımlar ilk örneklerini Galata / Beyoğlu bölgesinde verirler. Son dönem sanat akımları, yaşam tarzındaki değişimler hep bu bölgeden örneklenmektedir. İlk elektrik, ilk havagazı, ilk tramvay, ilk ve tek tünel, ilk belediye bu bölgede yaşam bulur.

XVIII. yüzyıldan itibaren Galata, surların dışına taşarak gelişmeye başlar. Cadde-i Kebir denilen günümüz İstiklal Caddesi Galata surlarından itibaren, Taksim’e doğru ilerlemektedir. Bu caddenin batısında, Haliç’e bakan yamaçta gelişen ikinci bir cadde ise, eski adı Kabristan / Mezarlık Sokağı olan Meşrutiyet Caddesi’dir. XIX. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren o günlere kadar tek konaklama yapısı olan hanlar yerlerini otellere terk etmeye başlar. İlk oteller Beyoğlu’nda İstiklal ve Meşrutiyet Caddeleri üzerinde yapılır. Bu otellerin bilinen ilk örneği Galata’da açılan Hôtel des Quatre Nations’dur. Yaklaşık yedi yıl açık kalan bu otel 1848 yılı başında satışa çıkarılır [Akın 2002: 267-268]. Gerçek anlamda kurulan ilk otel ise 1841’de Grand Rue de Pera 463 numarada çalışmaya başlayan Hôtel d’Angleterre’dir [Üsdiken 1992: 34-37]. Bunu takiben 1849’da Bizans ve Pera Otelleri, 1851’de Hôtel de France açılır. 1855’den sonra ise Avrupa düzeyinde pek çok otel hizmet vermeye başlamıştır.

Bristol Oteli ile ilgili ilk haberi 5 Ağustos 1892 günlü Le Moniteur Oriental gazetesinde görmekteyiz. Ermeni-Katolik Patrikliği, Mimar Achille Manousso’ya Bristol adı ile bir otel yaptırmaktadır. 1893 yılında tamamlanarak hizmete giren bu yapı, uzun yıllar gözde bir otel olarak hizmet verir. 1950’li yıllara kadar prestijli bir otel olarak adı geçen Bristol Oteli, yeni yapılan otellere karşı rekabet gücünü giderek kaybeder ve 1980’li yıllarda kullanım dışı kalır. 1980’de Eskişehir Bankası tarafından satın alınan yapı, ön cephesi korunarak yıkılır ve yeniden bu defa bir büro binası [Genel Müdürlük] olarak Has Mimarlık Bürosu [Hayzuran ve Doğan Hasol[ tarafından inşa edilir [Dökmeci vd. 1993: 76-85].

Esbank Genel Müdürlüğü olarak planlanan binada 1980’li yılların statik kabulleri esas alınarak uygulama yapılmış, planlama kurgusu bir büro binasına uygun olarak çözümlenmiştir. Yapının yenilenmesinden günümüze kadar geçen yirmi yıla yakın süre içinde, betonarme deprem hesaplarında ve yönetmeliklerde iki kez önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu nedenle mevcut yapının yıkılması ve müze olarak yeniden planlanmasını düşünülmüştür.

Suna ve İnan Kıraç tarafından yapımına karar verilen Pera Müzesi, söz konusu Bristol Oteli ile bitişiğindeki beş katlı, konut olarak yapılan binanın birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Her iki parselin birleştirilmesi ile elde edilen alan takriben 471 m² boyutundadır. Her iki yapının da ön cepheleri gerek mimari karakteristlikleri, gerekse tekrar yapımındaki güçlükler nedeniyle esaslı bir onarıma tabi tutularak muhafaza edilmiştir. Bristol Oteli’nin cephesinde yumuşak bir yöresel taş kullanılmıştır, yalnızca giriş kapısının her iki yanındaki kolonlar ile birinci kat orta aksında yer alan balkon korkuluğu mermer olarak yapılmıştır. Konut binası ise zemin kat cephesi dışında sıva ile sonlanmıştır.

Meşrutiyet Caddesi’nden yüz alan her iki yapınında arka cepheleri Esbank olarak düzenlenmesi sırasında ortadan kalkmış olmakla birlikte herhangi bir korunması gerekli özellik taşımamaktaydılar. Yapıda Meşrutiyet Caddesi’nden itibaren iki kat bodrum yapılması gerektiği için, her iki ön cephede caddeye kurulan güçlü bir çelik karkas sisteme asılmış ve takriben cadde kotunun altına sekiz metre kadar inilmiştir.

Planlamanın ana ilkesi iki yapının birleştiği noktada bir merdiven ve dikey sirkülasyon için asansörler ve tuvaletlerin teşekkülü olarak düşünülmüştür. Böylelikle yapının içinde biri büyük [200 m²], diğeri küçük [100 m²] iki sergi alanı elde etmek mümkün olmuştur. Yapının bir bölümünün müze, bir bölümünün ise uluslararası sergi alanı olarak hizmet vermesi istendiği için gerekli olan yangın, havalandırma, kilimatizasyon, güvenlik, vs. şartların en iyi düzeyde gerçekleştirilmesi için gereken dikey boşlukların bu çekirdek içinde çözümlenmesi gerekmiştir.

Orijinal yapılar giriş artı dört kattır, ancak zaman içinde Meşrutiyet Caddesi’nin yapı yüksekliğinin 24,50 metre kotuna çıkarılması nedeniyle Genel Müdürlük olarak yapılması sırasında mevcut yapı üzerine iki kat ilave edildiği görülmektedir. Bu ek bölümlerin yeniden inşa sırasında kaldırılması düşünülmüşse de, taban alanının getirdiği kısıtlamalar nedeniyle yeni yapının da aynı yükseklikte yapılması istenmiştir.

Bugün Pera Müzesi dış cephesinde zemin artı altı kat gibi görülmesine karşın, gerçekte beş katlıdır. Zemin ve birinci katın yüksekliklerinin orijinal yapı ile aynı tutulmasına karşın, diğer üç kat sergi alanlarında yeterli yüksekliği elde etmek amacıyla yeni planlamada iki kat olarak inşa edilmiştir. Bu sebeple bugünkü yapı yedi katlıdır. İkinci bodrum kat teknik hacimler, müze için gereken depolama üniteleri, birinci bodrum kat ise 180 kişilik bir oditoryum ve buna hizmet veren bir fuayeden oluşmaktadır. Zemin katta bir kafe ile hediyelik eşya satış üniteleri ve giriş hacmi bulunur. Ana binanın girişi yol kotundan yüksekte olduğu için, buradaki ana giriş kapısının protokol girişleri için kullanılması, esas ziyaret girişinin ise küçük yapıdan yapılmasına karar verilmiştir. Yol kotundan düz ayak girilen bu giriş ile zemin kat kotuna hem bir merdiven, hem de özürlü asansörü ile ulaşılmaktadır. Birinci katta büyük salonda "Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri", küçük salonda ise "Kütahya Çini ve Seramikleri" sürekli bir sergi olarak düzenlenmiştir. İkinci katta "İmparatorluktan Portreler" adıyla diğer bir sürekli sergi bulunmaktadır. Üçüncü kattan itibaren yer alan üç katta ise süreli sergilemelerin yapılması düşünülmüştür.

KAYNAKÇA

Akın 2002
Nur Akın, 19. yüzyılın ikinci yarısında Galata ve Pera, İstanbul 2002

Dökmeci vd. 1993
Vedia Dökmeci-Yurdanur Dülgeroğlu-Lâle Berköz Akkal, İstanbul Şehir Merkezi Transformasyonu ve Büro Binaları, İstanbul 1993

Üsdiken 1992
Behzat Üsdiken, "Hotel d’Angleterre", Tarih ve Toplum, 97, İstanbul 1992, s. 34-37